Terim'in tuzağına düştük!

Hayır, hayır. Sahadaki Türkiye'nin takımı değil. Evet, evet. Bu takım hırslarını, kaprislerini aklının önünde tutan Fatih Terim'in takımı. Türkiye bu kadar kötü ve beceriksiz futbol ülkesi değil. Son lafımızı ilk söyleyelim: "Terim git artık. Giderken de terbiye özürlü kaptanın Belözoğlu'nu da al öyle git.
Avrupa'nın iki kötü takımını yenemiyoruz. Neden derseniz şundan derim:
1-Felsefe yanlıştı. Moldova'dan bile korkan Türkiye dörtlü savunma yaptı. Hatta Marco da araya girince beşli savunmaya dönüldü. Geriye yaslanınca orta saha pres yapamadı. (İşte bu yüzden kapalı savunma yapıp ileride tek santrforla hücuma çıkan Moldova futbol olarak Türkiye'yi ezdi.)
2-Sistem yanlıştı. Kendi alanına kapanan bir Moldova karşısında oyuna çift santrforla başlanmadı. (Ümit Karan niçin 45 dakika yedek kulübesinde bekledi?)
3-Oyuncu tercihi yanlıştı. Nereden çıktı bu Selçuk İnan, yeni bir keşif mi? " Ben sıradan bir oyuncuyu star yaparım" felsefesinin sonucu işte budur.
4-Yerleşimde hata vardı. Kayseri'de orta ikilinin sağında ve hücuma dönük oynayan Mehmet Topuz neden arkaya atıldı? Böylece bu hücum silahı, yanlış tercih yüzünden kendi kendini yok etti.
5-Bilgi eksikti. "Terim'in 3 yardımcısı neden aynı maça birlikte gider?" diyorduk. Moldova dikkatli izlenseydi, taç atışlarından pozisyon buldukları anlaşılırdı. (Taç atışından yenilen gol affedilmez kaleci hatasıdır. Ama ZanÇetin ikilisi ne iş yapar?)
İlk 45'teki utanç tablomuz işte buydu.
İkinci 45'te Terim iki büyük yanlışından döndü:
A-Çift santrfora döndü ve Ümit'i soktu.
B-Mehmet Topuz'u ortadan ileri çıkardı. Terim'in bu iki yanlıştan dönmesi elbette önemliydi. Hücuma çıktık, baskı kurduk. Pozisyon da bulduk. Maçın en kritik anında Terim bir büyük hata yaptı. Aylardır oynamayan Tümer Metin'i kurtarıcı olarak sahaya sürdü. Hani hep inandığı Hakan Şükür'ü oyuna alıp risk alsa bu karara bile saygı duyacağız. Terim onu bile yapmadı.
Sonuç: Tuzağa düşen Terim yüzünden ulus olarak karalara büründük. Yazık!
MESAJ: Maç öncesi asker selamı vererek Türk ulusunu duygulandıran futbolculara bir çift lafım da şu: Cevabınız böyle mi olacaktı?