Onları ilk kez Portekiz'e yaptığım bir seyahatte tanımıştım. Kimleri mi? Şarap degüstatörlerini yani tadıcılarını... Önce ellerindeki kadehi şöyle bir sallıyor, ışığa tutup bakıyor, sonra bir yudum alıyor, gargara yapar gibi ağızlarının içinde çeviriyor ve sonra tükürüyorlardı. Sırayla 9-10 farklı şarabı tadıp, hangisinin hangi yılın hasadıyla yapıldığını, hangisinin hangi fıçıda bekletildiğini "şıp" diye anlıyorlardı. Hangi şarap iyidir, hangisi sirke yerine kullanılır, bir yudumda biliyorlardı. Şu anda ekranlarda dizi furyası yaşanıyor. Televizyon kanalı yöneticilerinin en büyük zorluğu, kendilerine önerilen dizi senaryolarından hangisinin tutacağına, hangisinin tutmayacağına "bir göz atışta" karar verebilmek. Ama bu kararın "doğru" olması gerekiyor. Zira prime time'da tutmayan bir dizi, milyonlarca dolarlık reklam pastasının rakiplere gitmesi anlamına geliyor. Bu nedenle televizyon sektörünün şimdilerde burnu iyi koku alan "dizi degüstatörlerine" ihtiyacı var. Bence bu, hem günümüzün hem de geleceğin parlayan mesleği. Şu anda bu işi piyasada layıkıyla yapabilen insan sayısı üçü geçmiyor. Peki "dizi degüstatörü" olmak için ne gerekli? Öncelikle içinde bulunduğunuz toplumu iyi tanımanız şart. Televizyon izleyicisinin beğenilerini, taleplerini, alışkanlıklarını bilmek zorundasınız. Aynı zamanda drama bilgisine sahip bulunmak, sektörel teknik ve finans konularına hakim olmak da gerekiyor. Örneğin, senaryosunu ve karakterlerini çok çarpıcı bulduğunuz bir dizi eğer büyük bir prodüksiyon gerektiriyor ve kâr-zarar hesaplarınızın dışına taşıyorsa, bu projeye "Evet" dememelisiniz. Bunun yanısıra sadece "burnunuza" göre hareket etmelisiniz. Kulağınıza fısıldananlara "hatır gönül" için "Tamam" dememelisiniz. Televizyon kanallarını milyonlarca doları sokağa atmaktan kurtaracak kişiler uzman "dizi degüstatörleri"dir. Benden söylemesi...
Yayın tarihi: 14 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/14/gny/haber,1090A6A968D44EB58FE60038C098D0F2.html
Tüm hakları saklıdır.