Biliyorum, bugün bayram... İyilikten, güzellikten söz etmek, neşelenmek gerek. Ama "bilinen" nedenlerden ötürü pek içimden gelmiyor. Amacım bayram keyfinizi kaçırmak değil elbette. Ama yazmazsam, kendimi öncelikle "kendi vicdanıma" karşı borçlu hissedeceğim. Vereceğim rahatsızlık için şimdiden affınıza sığınıyorum. Perşembe sabaha karşı 02.00 suları... FOX'taki genç hanım spiker günün son haberlerini okuyor... Bültenin son haberi, hain pusuda hayatını kaybeden askerlerden Kasım Aksoy'un cenaze töreninde hepimizin yüreğini dağlayan o görüntüler... Kamera, yetim kalan Güneş ve Zeliha'nın ayaklarına zoom yapıyor. Birinin ayağında çorap yok. Çıplak ayakla toprağa basıyor. Diğerinin ayağındaki çoraplardan biri paramparça... Ayakkabı, hak getire... Çocuklar bir avazları yerde bir avazları gökte ağlıyorlar. Kaderlerine isyan edercesine... Stüdyoya dönüşte spikerimiz yutkunuyor. Gözleri buğulanıyor. Kelimeler boğazında düğüm oluyor. Güçlükle, "Haberleri izlediniz, iyi geceler" diyebiliyor... Belli ki bizim gibi ona da o gece uyku haram... Ertesi gün gazeteleri açıyorum. Güneş ile Zeliha'ya para yağıyormuş. Onlar artık "bizim" evlatlarımızmış. Sevinç ile hüzün, içimde birbirine dolanıp, yumak oluyor. Vatandaşın duyarlılığına seviniyorum. Ama "rötara" sinirleniyorum. Birkaç ay önce Show TV'nin onardığı okulun açılışını yapmak için Mardin'e gitmiştim. Dönüşte izlenimlerimi kaleme alırken, ahır bile denemeyecek kerpiç evlerin arasındaki ortasından lağım akan toprak yollarda yalınayak koşturan çocuklardan söz etmiştim. Çanta hediye ettiğimiz bir çocuğun, içindekileri bile merak etmeden arkasını dönüp, onu okşayarak evinin yolunu tutmasını anlatmıştım... Yalınayak, başı kabak çocuklar o zaman da "bizim"di... Şehitlerin akan kanını durdurmanın yolu, oradaki bebelerin ayağına çorap giydirip, onları ayakkabı ile tanıştırmaktan geçiyor. Bunun için babalarının şehit olmasını bekleyemeyiz... Biz Mardin'in köylerini dolaşırken, başını okşadığımız çocukların gözlerindeki parıltıyı asla unutamam. Sanki bizler Olimpos'un tanrılarıydık da, dağdan inip 10 saniyeliğine onlara dokunmuştuk... İnsan yerine konulmanın, hatırlanmanın, değer verilmenin keyfini nasıl da çıkartmışlardı. 10 saniyeliğine olsa bile... Haber spikerlerinin "yutkunarak" okumadıkları haber bültenlerini izlemek istiyorum artık. "Bizim" çocuklarımıza "gerçekten bize ait olduklarını" gösterme zamanıdır. Cenaze törenlerini beklemeden...
Bugünkü Tüm Yazıları
Delik çoraptan çıkan minik parmaklar
Yayın tarihi: 12 Ekim 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/12/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.