Gürgen Öz’le Eylem Bilgiç konuştu.
Peker Açıkalın'la kıyaslanma gibi bir endişem yok
Gürgen Öz, Avrupa Yakası'nın kadrosuna 'Cesur' karakteriyle katıldı. Öz; Makine'deki skeçleriyle kendisine alışan seyircinin, dizideki rolünü yadırgamasından çekiniyor. Kapıcı dairesinin bir önceki sakini Peker Açıkalın'la kıyaslanmaktansa hiç korkmuyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Peker Açıkalın'la kıyaslanma gibi bir endişem yok
Gürgen Öz'le; Keremcem'le Yasemin Ergene'nin başrolünü paylaştığı 'Aşk Oyunu' adlı dizide tanıştık. Dizide canlandırdığı Serkan karakteri seyirciyi gülmekten kırıp geçirirken, bu sefer Makine'daki skeçleriyle çıktı karşımıza. Öz, bu skeçlerle, hemen hemen tüm Türkiye'nin tanıdığı bir komedyen haline geldi. Başarılı oyuncu, şimdi de Avrupa Yakası'nda 'Cesur' karakteriyle çıkıyor karşımıza. Ve yine güldürmeye devam edeceğe benziyor. İki yıl önce, hayatındaki ilk röportajını da birlikte yaptığımız Gürgen Öz'le yeniden bir araya geldik ve Avrupa Yakası'nda başladığı yeni macerayı konuştuk.
* İki yıl önce konuştuğumuzda daha her şeyin başındaydın. Bu iki yılda neler değişti? Sen söyle, değişen bir şey var mı bende?
* Üzerine bir bezginlik gelmiş gibi... Bezginlik değil de diyette olduğum için kendimi biraz bitkin hissediyorum.
* Diyetin ilk günü değil mi, daha ilk günden mi böyle oldun? Evet daha ilk günden yaa...
* Avrupa Yakası'ndaki rolün gereği mi kilo vermen gerekiyor? Hayır. Çok kilo aldım, 85 kilo oldum. Hem kendimi huzursuz, ağır hissediyorum hem de ekrana çıkan biri için iyi bir şey değil kilo. Seyirciye düzgün bir şey göstermek gerekiyor.
* Bu kadar hızla popüler olacağını düşünüyor muydun? Bu işte olduğum sürece, uzun vadede bunun olacağını biliyordum ama Avrupa Yakası'ndan sonra, daha dizi başlamadan sokakta insanlar çok ilgi göstermeye başladı. Avrupa Yakası ekibine dahil olduğum için çok sevindiklerini, beni izlemek için sabırsızlandıklarını söylüyorlar. Neredeyse adım başı böyle bir tepkiyle karşılaşıyorum. Makine zamanında da benzer tepkiler alıyordum ama Avrupa Yakası haberi duyulduktan sonra müthiş artmış durumda bu.
SEYİRCİYLE BİRBİRİMİZİ SEVİYORUZ
* Daha diziye başlamadan, sadece oynayacağın duyulduğu halde bu kadar ilgi görmeni neye bağlıyorsun? Demek ki ben seyirciyle çok samimi ve dürüst bir ilişki kurmuşum. Zaten biz birbirimizi seviyoruz seyirciyle. Beni seven kitlenin fazla olduğunu biliyordum ama bu kadar fazla olduğunu tahmin etmiyordum. Bu beni biraz şaşırttı açıkçası.
* Daha dizi başlamadan insanların senden çok şey beklediğini görmek seni gerdi mi? Gerginlik yaratıyor tabii. Ya insanların beklentisini karşılayamazsam, ya onları hüsrana uğratırsam gibi bir strese giriyorum. Ama bu iyi de bir şey, çünkü daha çok konsantre olmanızı sağlayabiliyor. Her ne kadar ben kendimi ispatlamış ve sevilen bir oyuncu da olsam, sonuçta Makine'den sonra kılık değiştiriyorum ve başka bir projede farklı bir karakterle, tiple seyircinin karşısına çıkıyorum. Yani seyircinin Makine'de alıştığı adam olmayacağım. Seyircinin de bu duruma alışması, benim de role alışmam iki, üç bölüm sürer.
OYUNCULUK EGOSANTRİK BİR İŞ
* Avrupa Yakası'nın setini nasıl buldun, eski oyuncuların yaklaşımı nasıl oldu? Bütün oyuncular çok sıcak karşıladı beni. Normalde oyuncular birbirlerine karşı ilk başlarda mesafelidirler. Bu çok egosantrik bir iş olduğu için oyuncular arasında gerginlikler olabilir. Ama Avrupa Yakası'nın setinde hiç böyle bir şey yok, inanılmaz sıcaklar, tam bir aile gibiler. Beni de öyle karşıladılar, 'Aramıza hoş geldin' dediler. Bu çok rahatlattı beni. Bir kere inanılmaz oyuncular var, herkesi teker teker izlemek çok keyifli. Ben oyuncu olmama rağmen, her oyuncuyla karşı karşıya geldiğimde ilk çekimde bir kere güldüm.
* Bildiğim kadarıyla Gülse Birsel oyuncularından senaryoya sadık kalmalarını istiyor. Sense çokça doğaçlama yapan bir oyuncusun... Doğaçlama yapmaya çok gerek yok. Çünkü senaryo zaten komik. Bir de böyle bir prensip var ve bu prensibe saygı duyuyorum. Doğaçlama çizilen ana şemayı bozabilir, konuyu dağıtabilir. O yüzden de gerek yok. Ben de biraz dinleneyim tabii. İki yıl bol bol doğaçlama yaptım.
* Senin için 'havalara girdi' gibi yapılıyor. Bu konuda ne diyeceksin? Bunu ben de duyuyorum, kulağıma çalınıyor ama kim konuşuyor yakalayamıyorum. Bilmiyorum, sence öyle mi olmuşum? Bir kere insan başarılı olmaya başlayınca, birileri de hakkında konuşmaya başlıyor. Ben hiç değişmedim. İki yıl önce senin karşındaki adam neyse şimdiki de o. Sadece biraz daha kilo almışımdır, o kadar. Bir de 'Kim böyle konuşuyor?' diye soruyorum; 'Söyleyemeyiz' diyorlar. 'Erkek mi kız mı, onu söyleyin bari' diyorum; 'Erkek' diyorlar. Niye erkek ağırlıklı? Herhalde kendisine rakip olarak görüyor ve rahatsız oluyor.
* CNN Türk'te seçimle ilgili bir program yapmıştın. Bu tür bir programa devam etmeyi düşünüyor musun? Evet, yine CNN Türk'te bir program yapmayı düşünüyorum. Ama bunun formatı biraz daha farklı olacak, bunun için kanalla görüşmelerimiz devam ediyor. Daha ziyade kısa bir gece yarısı programı yapmak istiyorum, ama kesinlikle bir talk şov olmayacak.
* Seni beğenen çok kız var. Kızlardan bu kadar ilgi görmek hoşuna gidiyordur sanırım... Yo, ben çok alışkınım buna. Ünlü olmadan önce de kadınlarla aram çok iyiydi. Hiçbir zaman kız arkadaş bulamama ya da ilgi çekmeme sorunu yaşamadım. Benim annem öğretmendir, küçükken ne zaman onun yanına okula gitsem, kızlar gelip sıkıştırırlardı, severlerdi. Lisedeyken de hep kız arkadaşlarım oldu. Lisede diğer çocuklar beni hiç sevmezdi, dışlanırdım, kıl olurlardı bana. O yüzden ben bir tarafımla da sevilmeyen adam olmaya çok alışkınım aslında.
ARTIK EVE KAPANDIM
* 'Ben kızlara doydum' mu diyorsun yani... Doymuşluk demeyelim de, çok görmemiş bir adam değilim, diyelim. İşe değil de işin getirilerine odaklanırsanız, 'Ben ne yapıyorum?' dan ziyade, 'Bakın ben kimim, nasıl kadınlarla geziyorum, nasıl arabalara biniyorum'a yoğunlaşırsınız. Buna odaklanırsanız da işin bütün samimiyeti kaçar ve yaptığınızla değil, yaptığınız şeyin getirileriyle var olmaya başlarsınız. Buna çok dikkat ediyorum, fark etmişsindir; iki yıldır hiç magazin haberinde yer almadım.
* 'Kadınlar komik erkek sever' diye bir mit vardır. Sen komikliğin ekmeğini çok yedin mi? Yok, öyle bir şeye hiç girmedim. Ben zaten bu işler başladıktan sonra eve kapandım. Çünkü bir bara gidiyorsun, sanki piyasaya çıkmışsın gibi görüyorlar. Bu da hoşuma gitmiyor. Bu yüzden çok nadir dışarı çıkıyorum.
İLİŞKİLİ HABERLER
Peker Açıkalın'la kıyaslanma gibi bir endişem yok
Yayın tarihi: 26 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/26/gny/haber,DD87F66E60B149B995FC28236C7E1B1B.html
Tüm hakları saklıdır.