kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

Nejat Uygur

Gittik, ziyaret ettik, karşılıklı güldük, ağladık.
Yaş 81.
Prof. Dr. Rıdvan Ege dedi ki:
- Beyin kanaması. Daha öncekini tam atlatamadan yenisi geldi.
Şuur zaman zamana açılıyor, kapanıyor. Uyuyor, uyanıyor. Zor konuşuyor. Ama konuşmaya bir başlayınca da susmak bilmiyor.
Prof. Rıdvan Ege'ye dedik ki:
- Yeniden sahneye bir dönse, hemen iyileşir.
Rıdvan Hoca "yukarıya" baktı. Sonra Nejat Uygur'a döndük:
- Haydi, seyirciler bekliyor, sahneye.
Uygur da "yukarıya" baktı.
Prof. Ege'nin de, Nejat Uygur'un da yanıtları "sessiz" oldu.
"Yukarıyı" işaret ettiler.
Tercümesi "artık Allah bilir."
Eşi Necla Uygur "tam gün nöbette."
5 çocuğu "sıra ile" babalarının başını bekliyorlar. Biz gittiğimizde "Ahmet ile Süha" hastanedeydi. Dediler ki:
- Behzat ile Süheyl oteldeler... Biraz sonra biz gideceğiz, onlar gelecekler.
1980 sonrasında, siyaset yasağının sürdüğü dönemde Nejat Uygur bir oyun sahnelemişti:
"Demirel'e söylerim."
Oyunun "afişini" de getirip, Demirel'in Güniz Sokak'taki evinin duvarına asmıştı.
"O dönemde" bu olayı yazmıştık. Nejat Uygur da Necla Hanım da "unutmamışlar."
Bize "o olayı" anlattılar.
Biraz iyileşse, Prof. Ege onu "Gülhane'nin, rehabilitasyon bölümüne" nakledecek.
Saçını, yüzünü, ellerini okşadık:
- Elveda Nejat Usta.
Yüzü birden sertleşti. Eliyle "bir yeri" işaret etti:
- Vazifeni yap öyle git!
İşaret ettiği yerde bir "defter" duruyordu. Nejat Uygur gitmeden önce "duygularımızı" yazmamızı istiyordu.
Yazdık:
"Allah seni sevenlerine, seyircilerine bağışlasın."