Eski çamlar sanat eseri oldu
20 yıla yakın bir süre Doğal Hayatı Koruma Derneği'nde aktif olarak çalışan Nergis Yazgan, bu kez bir sanatçı olarak karşımızda. Yazgan, 'Ağaç Tornamdan' adını verdiği ilk sergisinde ölü ağaçları sanat eserine çeviriyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Eski çamlar sanat eseri oldu
Türkiye'de çevre bilincinin yaygınlaşmasına katkı sağlayan isimlerden biri olan Nergis Yazgan, Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) Türkiye'deki temsilcisi Doğal Hayatı Koruma Derneği'yle (DHKD) 30 yıldır pek çok projeye imza attı. Son zamanlarda ise ölüme mahkûm edilmiş ağaçlara yeniden hayat veriyor. Evinin garajında kurduğu atölyesinde ölü ağaçlardan şekil verdiği yapıtlarını, 25 Eylül-20 Ekim arasında Artisan Sanat Galerisi'nde sergileyecek.
- Ağaçlarla çalışmaya nasıl başladınız?
- Serginin oluşumundaki en önemli faktör benim ağaçları çok sevmem. Bence ölü ağaçların bir ruhu var. Onlara her rastladığımda gider okşarım, severim. Aramızdaki bu sevgiden yola çıkarak, onlarla nasıl daha çok vakit geçirebilirim diye düşünürken, tornacılık aklıma geldi. Beni tornayla İrlandalı bir arkadaşım tanıştırdı ve o anda ahşap işlemek istediğimi hissettim. Biraz araştırınca da baktım ki Türkiye'de zanaat olarak ahşap işçiliği var ama sanat olarak yok. Benim kullandığım ağaçların hemen hepsi ya şöminede ya da sobada kullanılacak ağaçlar oluyor. Tropikal ağaçları asla kullanmıyorum.
- Bu ölü ağaçlarla çalışmak daha zor olmuyor mu? Daha çabuk kırılmıyorlar mı?
- Hayır. Bazen çürümüş bir ağaç buluyorsunuz hemen hemen hiç kullanılmaz gibi geliyor ama bir bölümünü buluyorsunuz ki biraz sağlam. Ve onu "Nasıl tornaya bağlarım," diye düşünüyorsunuz. Bazen de tam tersi oluyor, çok sağlam görünümlü bir ağacın içine giriyorsun ve çürük çıkıyor.
- Tercih ettiğiniz ağaç var mı?
- Kesilmiş, yıkılmış, devrilmiş, kurtlanmış, tornacılıkta 'ıskarta' olarak adlandırılan tüm ağaçlar, ilk tercihim. Evimin bahçesindeki hurma ağacının dalı kopmuştu ve ben o daldan çok eser çıkardım. Korulardan ve bahçelerden bulduğum kopmuş ağaçları da kullanıyorum. Maçka Parkı'nda çürümüş bir at kestanesi ağacı, arabaların üzerine düştüğünde haberim oldu ve yok edilmeden gidip aldım. Çoğu parçaları da tanıdıklarım getiriyor.
- Kendinizi bir sanatçı olarak nasıl tanımlarsınız?
- Ben kendime henüz sanatçı demiyorum; sadece iyi bir torna ustası olma gayretindeyim. Daha öğrenmem gereken çok şey var. Yurtdışında kurslara gittim. İngiltere'de çok ünlü torna ustası Mike Scott'un yanında bulundum. Fransa'da Burgonya bölgesinde Atelier de la Ronce'da üç kez değişik kurslara gittim. Torna tehlikeli bir alet olduğundan çok dikkatli kullanmak gerekiyor. Bu sergimde çanaklar yaptım. Bir sonraki sergimde ise ahşabı sanayide kullanılan aksamlarla birleştirmeyi düşünüyorum. Örneğin motosiklet parçalarını ve otomobil aksesuarlarını kullanmak istiyorum. Ahşabı metal ile karıştıracağım. Böylece heykel tarzında yapıtlar ortaya çıkabilir.
- Sergi fikri nasıl oluştu?
- Artisan Sanat Galerisi'nin sahibi Ertan Mestçi bir arkadaşımdan tornacılığımı duymuş ve beni arayarak, yaptığım şeylere göz atmak istediğini söyledi. Çalışmalarımı beğenince, sergi açmamı teklif etti. Bu teklif beni çok heyecanlandırdı ve daha çok çalışmaya yönlendirdi. Belli bir amaç olmayınca atölyeme sadece canım isteğinde iniyordum. Bu sergi için iki aydır her gün çalışıyorum. Sergide 52 parça yer alacak.
- Serginin gelirini WWF'e bağışlıyorsunuz. Bu bağışlar nasıl kullanılacak?
- 'Ölü Ağaçlar, Yaşayan Ormanlar' adlı bir projeye aktarılacak. Bu proje aslında benim işime de uyuyor. Ormanda ölü ağaçların büyük fonksiyonu var; bunu da yeni bir ormancılık anlayışı olarak anlatmak istiyoruz. Bir ağaç çürümüş ise bizde genellikle yok edilir. Halbuki şimdiki ormancılıkta ölü ağaçlar ormanda bırakılıyor. Bu ağaçlar çürüyerek besin kaynağı oluyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
Eski çamlar sanat eseri oldu
Yayın tarihi: 22 Eylül 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/22/ct/haber,7D27D8F7E00F488880DAD726B2923C60.html
Tüm hakları saklıdır.