Her şey Yayın Yönetmenim Elçin Yahşi'nin önerisiyle başladı: "Bu hafta Rahşan Ecevit'le konuşalım." Ancak bir sorun vardı. Hatta iki. Birincisi Rahşan Ecevit son dönemde kimseye röportaj vermiyordu. Arayan gazetecilerin tümünü geri çeviriyordu. İkincisi ise gazeteci olarak bildiğini biliyordum ama Bülent Ecevit'in yaşamını yitirmesi nedeniyle aradığımda adımı nasıl söyleyecektim? Rahşan Ecevit'in adımı duyduğunda ne hissedeceğini düşündüm. Bu nedenle direkt Rahşan Ecevit'in Oran'daki çalışma evini aramak yerine DSP'nin Basın Bürosu'ndaki arkadaşlardan yardım istedim. Aynı günün akşamında da geri döndüler: "Rahşan Hanımefendi röportaj teklifinizi kabul etti." Fotoğrafçı arkadaşım Tijen Burultay'la Oran Sitesi'ndeki eve gittiğimizde Rahşan Ecevit, bahçedeydi. Ecevit çiftinin en büyük keyifleri salondaki iki kişilik mavi koltukta çay içerken bahçeyi seyretmekmiş. Röportajın beni en çok hüzünlendiren ayrıntısı da mavi koltukla ilgili oldu. Röportaja başlamadan önce Tijen, ışık açısından Rahşan Ecevit'ten mavi koltuğa oturmasını rica etti. Ancak Rahşan Ecevit, "Ben o koltukta oturmasam olmaz mı?" dedi. Artık o koltukta oturup çay da içmiyormuş. Ancak röportajın sonunda bu kez kendisi fotoğraf çekimi için mavi koltuğa oturdu: "Ama fotoğrafı sizinle birlikte çektirelim."
Yayın tarihi: 16 Eylül 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/16/pz/haber,C7EFF949B741426D85F4296BD278C2B2.html
Tüm hakları saklıdır.