Son birkaç yıldır Ramazan, Sultanahmet'e daha bir başka geliyor sanki... Eminönü Belediyesi'nin katkısıyla meydan öyle güzel düzenleniyor ki, insan kendisini yıllar öncesinin İstanbul'unda hissedip, nostalji rüzgarına kapılıyor. Bu yıl da ilk iftar için Sultanahmet Meydanı'nı seçtim. Tarihi At Meydanı (eski hipodrom) yine pek çok yemek standı, lokanta ve kafeterya ile bir lezzet cennetine dönüşmüştü. Hem de temiz ve ucuz yollusundan. İzmir lokması, pişmaniye, sucukekmek, yaprak döner, padişah macunu, pamuk helva, gözleme, sütlü mısır, kestane, şerbet... Daha fazla sayıp, Ramazan günü günaha girmeyeyim... Bir yanda Belediye'nin düzenlediği konserler, diğer tarafta Ayasofya ve Sultanahmet Camii'nin karşılıklı ışık ve ses gösterileri... Camiler ve meydanlar harika ışıklandırılmış. Hele Sultanahmet camiinin ışıl ışıl mahyası bir harikaydı... Tam bakışlarımı minarelerden indirip, meydana çevirdiğimde bir de ne göreyim? Bizim Sunay Akın, yanına bir mahya ustasını ve "ölümsüz meddah" Erol Günaydın ustamızı alıp, tv8'deki programının açılışını yapmıyor mu? Hemen bir bankın köşesine ilişip, izlemeye koyuldum. Sunay Akın beni görünce, mahcup etmeden duramadı: "Bugün çok heyecanlıyım dostlar. Programımı bir TV eleştirmeni izliyor. Bilirsiniz, spor yazarlarının bazılarını eleştirirler, sahaya inmiyor, oturduğu yerden ahkam kesiyor diye. Bakın Yüksel Aytuğ programları nasıl sahadan izliyor..." İlahi Sunay kardeş, çok yaşa e mi? Sunay Akın'ın sohbetlerine bayılırım. Nasıl sevmeyeyim ki? Yanındaki son mahya ustasına neredeyse söyleyecek söz bırakmadan başladı anlatmaya: İstanbul, dünya tarihine mahya denilen sanatı bağışlamıştır. Kandillerle bezeli mahyaları İstanbul halkı çok sevmiş. Avrupa yakasındaki ışıltıyı gören Üsküdar halkı isyan etmiş. Padişah nedenini sormuş. Demişler ki, "Hünkarım, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camii tek minareli. Mahya asılamıyor. Halk sokağa döküldü, ikinci minareyi istiyor." Hünkar da isteği yerine getirmiş. Ardından, Eyüplüler isyan bayrağını açmış. "Bizim caminin minareleri kısa, mahyaları göremiyoruz' diye... Hemen minareler yıkılıp, yerine daha yüksekleri yapılmış... Ve bilir misiniz ki, mahyalar eskiden resimliymiş. Meşrutiyet'ten sonra mahyalarda resim kullanılmasına izin çıkmış ve Şehirler Sultanı, Ramazan'da minarelerin arasındaki resim ve tasvirlerle bir kez daha tarihe geçmiş. Sunay Akın bir de dilekte bulundu. Dedi ki, "2010'da İstanbul kültür başkenti olacak. O yıl resimli mahya ihtişamını yeniden yaşasak ne güzel olur?.." Biz o sırada sevgili Erol Günaydın ağabey ile sohbetteydik. Dedim ki, "Erol Ağabey, Sunay iyi hoş söylüyor da, korkarım 5 yıla kalmaz cami minareleri arasında dijital mahyalar görürüz!.." Meddah altta kalır mı? Verdi karşılığını: "Şehre yüksek binalar doldu. Müezzin ezanı eskiden aşağı doğru okurdu. Şimdi tepelere bakıyor... Bina boyları, minareleri çoktan geride bıraktı. 5 yıl sonra bırak mahyaları, minareleri bile kimse göremeyecek..." Bir yanda sohbet ustası Sunay Akın, yanında meddah Erol Günaydın, öte tarafta eski İstanbul'un unutulmaz lezzetleri... Hayatımın en güzel Ramazan karşılamasıydı. Yolunuz düşerse bir iftar vakti Sultanahmet'e uğrayın derim...
NOT: Yarın saat 19.00'da Sunay Akın'ın tv8'deki Mahya Işıkları programına konuk olacağım. Üstadın keyifli sohbetinden daha iyi nasipleneyim diye... Muhabbete bekleriz...
Bugünkü Tüm Yazıları
Sultanahmet'te bir iftar vakti
Yayın tarihi: 16 Eylül 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/16/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.