Hayatımıza hoş geldin santralistanbul

Cumartesi akşamı (iyileşir iyileşmez) santralistanbul'un açılışına gittim. Çok merak ediyordum, özellikle bir mimar olarak: Eyüp'teki eski Silahtarağa Elektrik Santralı nasıl modern bir müze ve atölye mekânına dönüşmüştü? Önce, Haliç çevresinin ne kadar geniş ve önemli bir mekân olduğunu bir kez daha keşfettim: Bu kente yapılacak en büyük iyiliklerden biri, kuşkusuz Haliç'i tüm o uzun ve geniş çevresiyle birlikte ele almak ve ıslah etmek olacak. Bilgi Üniversitesi, Ciner ve Doğuş Grubu ve Laureate International Universities ortaklığıyla yapılan bu çalışma, tek sözcükle bir harika. Çok geniş bir alana yayılan birçok binadan oluşan yapının ana mekânı, son derece güzel bir sergileme alanı olmuş. Burada açılan 'Modern ve Ötesi' temalı ve Türk plastik sanatlarının 1950-2000 arasına ışık tutan sergi de çok ilginç... Ama asıl ilgimi çeken, mimari başarı oldu. O yüzden ben, sergi küratörlerinden çok, bu mucizeyi gerçekleştiren mimarları anmak istiyorum: İhsan Bilgin, Nevzat Sayın, Emre Arolat ve Han Tümertekin'e içten bir kutlama... Kompleksin diğer yapıları da sanırım zaman içinde işlev kazanacak. Ben gezimi bitirip dışarı çıktığımda, hava iyice kararmıştı. Ama dışarıda canlı bir performans bekleyen büyük bir kalabalığın yayıldığı geniş alanda en küçük bir aydınlatma bile yoktu. Göz gözü görmüyordu denir ya, işte öyleydi. Böylesi kalabalık bir mekân için tatsız bir şey. Ve de yıllarca İstanbul'u aydınlatmış bir yer için acı bir talih!.. Ben bu yüzden performansa filan kalmayıp ayrıldım.