AZ daha bu yazıyı yazamıyor olacaktım. En iyi ihtimalle bir hastanenin ameliyat masasında yatarak..
Sabah sabah üzerimize hışım gibi geldi, 34 ZL 3619, Tepecik Yolu Nispetiye Kavşağında..
Gelmemesi lazım..
Çünkü bize yeşil yanıyor, yol bizim..
Gelmemesi lazım, çünkü, o yolda öyle bir U dönüşü yok. Yasak!..
Yasak dönüşü, hem de sola dönüşe bile kırmızı yanarken yapıyor. Gaza basarak yapıyor ki, bir an önce kaçsın.. Peki o sırada kendi yeşilinde geçmekte olan minnacık araba ne yapsın?.. Mehmet adamın hışım gibi gidişinden o yasak dönüşü yapacağını hissetmese ve frene şimşek gibi basmasa, bizim minik Renault o koca kamyonun altında yamyassıydı, düşünebiliyor musunuz?.
Düşünebiliyor musunuz, bu ülkede ölmek ne kadar kolay!..
İstanbul'un tam da en göbeğinde bu yasak dönüşü hem de kırmızı ışıkta, gaza basarak yapacak kadar pervasız bu kamyonu, şehirlerarası yolda düşünebiliyor musunuz?. Hâlâ şaşıyor musunuz, bu ülkede her sene böylesi ağır vasıtaların sebep oldukları kazalarda bir küçük Anadolu kasabasının ölmesine..
En büyük kentin göbeğinde, ayni anda yığınla kuralı ihlal etmekten çekinmeden ölüm makinesi gibi dolaşan adam, dağ başında ne yapmaz?..
Peki onun, Akmerkez'in orda bile devletten korkmamasına sebep olan şey ne?.
Açık!.. Adam yakalanmayacağını adı gibi biliyor. İstanbul'un en merkezinde bile yakalanmayacağından emin.. İstanbul'da yakalanma korkusu sıfır!..
Denetimsizlik ve sistemsizlik insanımızda kural saygısı ve devlet korkusu bırakmamışsa, altında koskoca araç olan potansiyel katili başka ne engelleyecek?.. Allah korkusu mu?..
Yayın tarihi: 31 Ağustos 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/31//haber,B78E4F461BAB46718D0DF819CBEFA6E8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.