Peloponez yanıyor. Ispartalılar'ın yurdunu alevler yutuyor. Ve her saat Antik Çağ'ın bir tanığı daha sonsuza kadar kayboluyor. Uydu fotoğraflarıyla yangınların (130 yerde birden başladı) ilerleyişini izleyenler iç çekerek bir noktayı gösteriyorlar:
"Burası Argos'tu. Zeus'un oğlunun kurduğu ve adını verdiği kent." Yanındaki iç çekerek parmağını fotoğrafın az ötesine götürüyor:
"Burası Homeros'un İlyada'da anlata anlata bitiremediği, bağları ve zeytinlikleriyle ünlü Epidaure'du. M.Ö. 5'inci yüzyıldaki Med Savaşları'na 8 kadırgayla katılan kent devlet."
Bir başkası atılıyor:
"Nemee de yanıyor. İo'nun ineğe dönüştüğü yer." Sonra efsaneyi anlatıyor: "Zeus buralarda dolaşırken Hera tapınağı rahibelerinden İo'yu görmüş ve vurulmuş. Hemen haremine katmış onu. Ancak karısı işkillenmiş. Zeus da İo'yu inek yapmış. Ne zaman onu canı çekse kendisi de boğaya dönüşür, Nemee'nin yemyeşil kırlarında sevişirlermiş."
Diğeri araya giriyor:
"Alevler Epikourios'taki Apollon tapınağını yutmak üzere. Arkadya Dağları'nın zirvesinde Atina'daki Partheon'un mimarı Ictinos tarafından yapılan, Manisalı gezgin Pausanias'ın notlarıyla ortaya çıkarılan tapınak yok olmak üzere."
Peloponez yanıyor. Peleponez'le birlikte Zeus'un Kalisto'dan olan oğlu Arcas'ın kurduğu Arkadya da yanıyor. Her birinden bin efsanenin fışkırdığı Mycenes, Korint, Tripolis de yanıyor.
Peloponez yanıyor. Peloponez'le birlikte günümüze ulaşabilen en eski Bizans kasabası Mistra ve Osmanlı tarihinin kara sayfalarından birinin yazıldığı Navarin de yanıyor. 20 Ekim 1827'de Yunanistan'ın bağımsızlık mücadelesine destek veren "Batı güçleri" İngiltere, Fransa ve Rusya'nın gönderdikleri filolarla Osmanlı donanmasının kapıştıkları Navarin. Gün boyu süren savaş 29 gemisini ve 6 bin askerini yitiren Osmanlı'nın yenilgisiyle sonuçlanmıştı. "Batılı güçler"in kaybı 124 denizciydi.
"Trajedi" Yunan mirası
Peloponez yanıyor. Peloponez'le birlikte tarihçi ve düşünür Thucydide'in (Tusidid) 8 ciltlik kitabı sayesinde günümüze ulaşan, Ispartalılar ile Atinalılar arasındaki uzun savaşın (M.Ö. 431-404 arası) kahramanlarının (Perikles, Demosten, Alsibiado, 2'nci Arşidamos, Lisandr) son izlerini de alevler yutuyor. Peloponez Savaşları, Isparta'nın zaferiyle noktalanmıştı. Katı disipline dayalı krallığın demokrasiyi alt etmesiyle. Ve demokrasiyi yaymak için savaşı başlatan Atina, Ispartalı komutan Lisandr'ın siyasi mühendisliğini yaptığı bir başka rejimi kabullenmek zorunda kalmıştı: 30'lar hükümeti. 30 tirandan, Critias başkanlığındaki 30 yargıçtan kurulu ve halkı terörle sindiren oligarşi yönetimi. Atina rövanşı 2 bin yıl sonra alabilecekti. Demokrasinin modern çağlarda en uygun veya İngiltere Başbakanı Churchill'in ifadesiyle "Kötüler içinde en az kötü" rejim kabul edilmesiyle.
Şimdi diktatörlüğün beşiği Isparta yanıyor, külleri demokrasinin yurdu Atina'ya yağıyor. Ve bir ay sonra erken seçime gidecek olan Yunanistan'da Başbakan Kostas Karamanlis, eşi görülmemiş bir "Trajedi" yaşadıklarını söylüyor.
Trajedi ne? Isparta despotluğu izlerinin yok olması mı? On binlerce hektar ormanın tüm canlılarıyla birlikte insan eliyle (Yangınların en az yarısının nedeni kundaklama) yok edilmesi mi? Demokrasi ve insan hakları sayesinde bu kundakçıların birkaç yıl hapisle paçalarını kurtarmaları mı?
Yoksa Ege'nin iki yakasında da arazi mafyasının ve işbirlikçilerinin dünyayı ateşe verecek kadar çıldırması mı?
Trajedi ne? Hangisi trajedi?
Yayın tarihi: 27 Ağustos 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/27//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.