Eyvah! Formula elden kaçıyor

Formula 1 Türkiye Grand Prix'inin üçüncüsü geride kalırken sporseverlerimiz de, organizatörler de sınıfta kaldı. Öncelikle ilgi... Aşırı sıcağı kimse bahane etmesin. İstanbul'un eğlence mekanlarında yoğun nem ve sıcağa rağmen 24 saat yoğun trafik yaşanırken dünyanın en prestijli organizasyonlarından biri maalesef boş tribünler önünde yapıldı. İlk yıl 100 bini bulmuştuk. Geçen yıl 80 bin civarıydı. Bu kez 50 binde takıldık. İki yılda yarı yarıya düşüş! Yarışları üç yıldır perşembeden pazar akşamına kadar izliyorum. Ne dünyada ne Türkiye'de bir Formula 1 ayağının bu kadar öksüz ve yetim kaldığını görmedim. Bunda birinci etken aşırı pahalı bilet fiyatları. Bu yıl pistin kontrolünü eline alan Formula 1'in patronu Ecclestone'un Türkiye'deki ortalama gelir düzeyi gibi bilgilerle de donatılması lazım. Ayrıca bizim bedavacılığı ne kadar sevdiğimiz de bir kez daha ortaya çıktı. Bir sürü sponsor, şirket ve yan kuruluşlar ilk sezon bedava bilet dağıtmıştı; Padokta elinizi salladığınızda bir ünlüye çarpıyordu. Ama bu sezon Formula 1 etkinliğine katılan ünlü sayısı 2 elin parmaklarını bile zor geçti. Çünkü Ecclestone ile bu tür promosyonlar da devreden çıktı.

PATRON DA İZLEMEDİ
Yarış başladı, kapalı alana mahkum edilen biz basın mensuplarından ben ve Star Gazetesi'nden Devrim Demirel güçlü motor sesi duyabileceğimiz ve araçları görebileceğimiz bir yer arıyoruz. Ama o da ne? F1'in patronu Ecclestone yarış başlamış olmasına rağmen tribünde değil, elinde bir resim tablosuyla sinirli bir şekilde o ünlü TIR'ına doğru gidiyor. Anlaşılan o da İstanbul Park'ın dünkü havasını beğenmemiş. Bir ülkenin tanıtımının en iyi yolu spor organizasyonlarında mümkün olduğunca ev sahibi olarak ön plana çıkmaktır. Ama bu kafayla gidilirse Moto GP ile birlikte dünyanın en prestijli organizasyonlarından biri olan F1'i de kısa sürede elimizden kaçıracağız.