Yahoo grupları, şarbondan daha tehlikeli bir silah olabilir mi? Top friend'im olur musun? Nick'in ne? Ve daha neler neler....
MALUM, devir iletişim devri ya, hayatımız internette geçiyor artık. Mesela şarkıcıya soruyorlar, "Hobileriniz nedir?" diye, "Internet tutkunuyum," diyor. Internet tutkunu, tam ne anlama geliyor sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Yalnız anladığım bir şey var. Hakikaten bazı insanların işi yok, gücü yok, hayatı yok. Yani var da yok.
GEYİK-ÖTESİ İNSANLAR Bunlar internete tutkun bir vaziyette, ekran başında sonu olmayan bir geyik muhabbetine giriyorlar. Bu geyik-ötesi modundaki insanlar, bütün gün çalıştıkları ofislerde her ne işle meşgullerse ha babam üye oldukları mail gruplarına mesajlar yazıyorlar. Ama bombardıman şeklinde... Bir de tabii grupta 300 kişi varsa, iki kişi arasındaki it dalaşını bütün grup takip ediyor. Bakınız hiç çekinmeden isim de veriyorum: 'İTÜ Gerçekleri' diye bir grup var. Bu arkadaşlar İTÜ'dense, vay üniversitelerin haline diyorum. Türk Dil Tarih Kültür Birliği grubuna seslenmek istiyorum. Değerli birlik üyeleri, Birinci Türkçe Konuşan Adli Bilimciler Kongresi ilgimi çekmiyor. 'Saadet geliyor' diye bir şey var. Saadet gelemedi ya 22 Temmuz'da, ben de sevinmiştim bu arkadaşlar artık durur diye, ama olmadı. Hâlâ geliyorlar, durdurulamıyorlar. Hep haklılar ve hep geliyorlar. Milli Ocak diye bir yerden, sürekli BBP ile ilgili mesajlar duyurular, açıklamalar... Kardeşim partinizi sevmiyorum, oy vermedim, gelecekte de vermeyeceğim. Bırakın peşimi... Neler mi diyorlar mesela, neler mi yazıyorlar bu gruplar? Bir kere hepsi kendi içinde aynı görüşte. Ama ne fikirler, ne komplo teorileri, ne keşifler, ne ifşaatlar, ne buluşlar, ne gizli ajandalar... Bir hayal alemi, bir Hollywood senaryosu her mesaj. İşin ilginç yanı kendi aralarında da konuşmuyorlar ki bunları... Bana dört tane gruptan her gün 20'şer tane falan mesaj geliyor. Hiçbir şekilde girmeyi talep etmediğim ve zorla sokulduğum bu gruplardan çıkmak için defalarca unsubscribe yaptım (internet tutkunları anladı). Hayır, olmuyor. Kapıdan kovsam bacadan giriyorlar, artık yıldım. Mesaj manyağı oldum. TOP FRIEND'İN OLAYIM Evet, bir de böyle bir şey var. Şimdi mesela, nasıldır bilirsiniz, MySpace'te bir adresiniz var (internet tutkunları anlar herhalde). Burada elbette arkadaşlarınız oluyor. Sen beş kişiyi arkadaş yapıyorsun. Onlar beşer kişi falan diye saadet zinciri hızıyla büyüyor arkadaşlık zinciri. Bir gün bir bakmışsın MySpace sayfanı günde 20 bin kişi tıklıyor. Yani günümüzde sayı eşittir, güç ya... Kelle sayıyoruz. "Kaç friend'in var?" "Friend'in kadar konuş!" falan diye espriler patlatıyoruz. Ben mesela uğraştım, didindim 18 friend yapabildim. Bayağı ezik kalıyorum. Bir de şöyle bir şey var. Friend'lerin sayısı çoğaldıkça, tek sayfaya sığmıyorlar. Arkadan devam ediyorlar. Ve ne oluyor, ilk sıradaki arkadaşlar hemen sayfa açılınca görünüyor.
YARATICI NİCK GEREK Ana sayfada yani. Ve onlar daha değerli oluyor. Bunlara 'top friend' deniyor MySpace'te. Mesela popüler birinin top friend'i olmak çok prestijli bir şey, çünkü kafadan hit alıyorsun. Günde 20 bin kişinin girdiği bir sayfada bin kişi merak edip seni tıklasa "Allah bereket versin!" Haydi bir de magazin vereyim bari. Geçenlerde internette dolanırken gösterdiler, gazetecilik âleminin tek Türkan Şoray tuşeli müzik yazarı Selin Özavcı, meşhur bir müzisyenin top friend'i olmuş: Badly Drawn Boy'un. Çünkü nick'i Badly Drawn Girl. Bayağı hit almıştır artık, sempatik seni... Şimdi izninizle yeni friend'ler bulmam lazım. Zekice bir nick peşindeyim.
Yayın tarihi: 24 Ağustos 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/24/cm/haber,BE03951CD1004EC3A1B3F3996705D99B.html
Tüm hakları saklıdır.