kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Ağustos 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Ordu’daki Turnasuyu deresinin yanında kurulu 400 çadırda 3 bin kişi kalıyor. Bir tuvaletleri bile yok. "Kör boğaz nafaka uğruna" çok kötü koşullarda çoluk çocuk ekmek parası peşindeler.

Minibüse 21 kişiyi dolduran dayıbaşı

CEREN AKDAĞ
G. Doğulu işçileri Karadeniz'e götürenlere "dayıbaşı" deniyor. Yakıt parası az olsun diye minibüslere çok insan bindiriyorlar. Ve işçilerin 20 YTL'sinden yüzde 10 komisyon alıyorlar..
Temmuz sonu, ağustos başı... Giresun ve Ordu'da nereye baksanız plakaları 21 (Diyarbakır), 01 (Adana), 02 (Adıyaman) ve 63 (Şanlıurfa) başlayan minibüs ve kamyonetleri görüyorsunuz. Çünkü fındık toplamak için mevsimlik işçi getirme zamanı. Etraftaki araçların içi, köyünü bir aylığına bırakıp gelen işçiler, araçların üstü ise kap-kacak, yorgan dolu. Ailece, kucağında bebeğiyle gelen marabaların bazısı hayatında denizi ilk defa görürken, bazısı da 10 yıldır Karadeniz'i mesken tutmuş, bu işlerin gediklisi. İlk durak Giresun.

MARABA KONUŞMAZ
Doğu'dan Karadeniz'e yolculuk 2 gün sürüyor. Zaman kaybetmemek için molalar az veriliyor. Bazen minibüslere 20 kişi bazen kamyonların arkasında 40 kişi geldikleri oluyor. Polisler yolda kalabalık olanları durdurup aracı bağlasa bile araçtan inenleri nereye götüreceklerini bilmedikleri için zorluk yaşıyor. Yerli halk yeni karayoluna alışmaya çalışırken, Giresun'un deniz kıyısında mola vermiş minibüste, tıklım tıklım kucağında turşusuyla oturan işçiler de coşkulu Karadeniz'e alışmaya çalışıyor. Şanlıurfa'dan gelen iki kardeş Abdülkadir (15) ve Ekrem Buğdaycı'yla (14) konuşurken, onları getiren şoförün müdahalesi ile karşılaşınca anlıyoruz ki "maraba" dedikleri işçilerin pek konuşma hakkı yok.

O FECİ KAZA
İki gün önceki kazanın nedeninin, araçların çok kalabalık olduğu yönündeki iddialar, şoförlerin ve "dayıbaş" ların hoşuna gitmiyor. Sivas yolunda 21 kişiyi bir minibüse bindirenler bu dayıbaşlar. Onlar getirdikleri işçilerden komisyon alıyor. Hepsinin kaldığı yer ise Ordu'da. Bölgenin en büyük çadır kenti. Turnasuyu Deresi'nin yanı boyunca kurulmuş olan çadır kentte yaklaşık 400 çadırda 3 bine yakın işçi kalıyor. Yoldaki kaza olmasaydı iki çadır daha fazla olacaktı. Mülteci kamplarını andıran görüntüye bakınca aslında sadece balık istifi gibi keçileri ve birkaç aylık çocuklarıyla minibüse tıkışmalarından yaşam şartlarının çok zor olduğu görülüyor. Boylu boyunca uzanan çadırların başında polis 24 saat nöbet tutuyor. Halkla çatışma nedeniyle değil, kendi aralarında çıkan kavgaları önlemek ve kayıt alına almak için. Kavuran Doğu güneşini ardında bırakan mevsimlik işçiler bahçelerde günde 10 saate yakın fındık topluyor. Günlük 20 milyon alan işçiler, yanlarında mercimeğini, ununu hatta keçisini getirmiş. Elektriği sokak lambalarından, suyu da belediyeden hortumla sağlıyor. Tuvalet ihtiyaçlarını ise etraftaki bahçelerde sağlıyorlar.

KOMİSYON ALIYORLAR
İşçiler tek başlarına Karadeniz'e gelmiyor. Urfa'da çavuş denilen Karadeniz'de ise dayıbaşı olarak bilinen bu kişiler, işçiler gelmeden önce Karadeniz'e gelip bahçe sahipleriyle anlaşıyor. Temmuz sonunda göç başlıyor. Ve dayıbaşlar işçileri getiriyor. Bazıları çadırların başında beklerken çoğunluğu Ordu otogarında çay içerek iş bağlıyor. Otogarda kimi elinde ajandayla görürseniz bilin ki Dayıbaşı. İşçi getirmek için sekiz aracı 6 bin 400 YTL'ye kiraladığını anlatan Dayıbaşı Sami Güneş, "Evet bazen fazla kişi araçlara bindiriyoruz. Çünkü sadece mazot masrafı 500 YTL tutuyor" diyor. Dayıbaşların ortalama 250 işçisi var. Bir günlük işçi maliyeti 20 YTL ve yüzde 10'u dayıbaşına ait. İşçilerin ortalama 20 gün çalıştığını söyleyen dayıbaşlara ayda 10 bin YTL'ye yakın para kalıyor. Dayıbaşların kışın köylerindekilere borç verdikleri de oluyor ve işçiler bunu yazın çalışarak ödüyor.
Haberin fotoğrafları