kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Ağustos 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Çernobil faciası yüzünden kanser olduğuma eminim

ESRA TÜZÜN
ESRA TÜZÜN
31.07.2007
Tam sekiz yıldır kansere kafa tutan gazeteci Kazım Kanat hastalığının nedenini 1986 yılında meydana gelen Çernobil faciasına bağlıyor: Ben Çernobil yüzünden kanser olduğuma inanıyorum. O zaman fındıklar zorla çocuklara yedirildi ve çaylar içirildi. Türkiye kanseri tanımıyordu şimdi milyonlarca hasta var..
İLİŞKİLİ HABERLER
Çernobil faciası yüzünden kanser olduğuma eminim
Gazeteci Kazım Kanat bu hafta sonu Almanya'da oynanacak Fenerbahçe-Beşiktaş maçına gitmeye hazırlanıyor. Güneş, deniz ve Günlük ağaçları ile kendine doping yapıyor. Ege'nin sularında ama onu merak edenler için söylemek isterim; kesinlikle inzivada değil, elinde bilgisayarı tüm gelişmeleri ve detayları gazetesindeki masasındaki gibi takip ediyor. Röportajın bu bölümünde geri dönüşler yaptı, onu kansere götüren nedenleri açıkladı, kanserden korunmak isteyenler için anlattıkları ders gibiydi:

* Neden kanser olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki patlamanın etkileri nedeniyle kanser olduğuma neredeyse eminim! 1990 yılında Sabah gazetesinde manşetlerden verildi. Çernobil patladıktan sonra etkilerini bilim adamlarından alarak yayımladım. O zaman rahmetli Başbakan Turgut Özal karşı çıktı, fındıklar zorla çocuklara yedirildi ve çaylar içirildi. 1990 öncesi Türkiye kanseri tanımıyordu şimdi milyonlarca hasta var. Ben Çernobil yüzünden kanser olduğuma inanıyorum. Edirne'deydim o zaman; hata yapıp Çernobil patladığında 'acı patlıcanı kırağı çalmaz' dedim. Sigara içtim, et yedim ve sonra hastalıkla boğuşmaya başladım.

BENİ ÇOK HIRPALADILAR
* Sağlığınızla ilgili nasıl hatalar yaptığınızı düşünüyorsunuz?
Sigaralı ortamdan kaçamadım, o nedenle akciğerlerimden yeniden rahatsızlandım. Sigarayı 20 yıl önce bıraktım, pasif içicilikten ölüyorum belki de. Zehirlendim. Sol akciğerimi kaybettim.

* Tamamlayıcı tıptan, destekleyici tedaviden yararlandınız mı?
Yararlandım. Isırgan otu kullandım. Sekiz yıl yaşadığıma göre doğru şeyler yaptım. Bundan sonra yaşayacağıma göre doğru yoldayım. Eti azalttım. Yağda kızartma bitti. Senin yazdığın o bolca en yararlı meyveleri yedim. Ama hepsinin üzerinde beni yüksek moral ve yaşama azmi ayakta tuttu. Hayat felsefemi değiştirdim. Kolay olmadı ama hala da biraz değiştirebilirim. Yapılan haksızlıklara çok üzülüyorum, alınıyorum. Buna rağmen inanılmaz hoşgörülü oldum. Meslekte beni çok hırpaladılar, üzdüler. Bunu yapan benim meslektaşlarıma hiç sesimi çıkartmadım. Oysa bireysel olarak düşündüğün zaman gazetecilikte her dalda alınabilecek bütün ödülleri aldım. Hürriyet gazetesinde 'yılın habercisi' ödülünü aldığımın ertesi günü ayak oyunlarından kovuldum. Bir de gerekçe yazdılar 'uyumsuz' diye... Ondan sonra Hürriyet beni geçen aylarda ünlü ve başarılı gazeteci Kazım Kanat diye birinci sayfadan tanıttı. On sene büyük emek verdiğim Hürriyet'ten haksız yere kovul, 20 yıl sonra da ünlü ve başarılı diye yazsınlar! Kendi gazetem Sabah'ta bile eleştirildim, yıpratıldım. Ancak kimseye hınç duymadım. Bu da benim çelebi yönüm.

* Kanserle tedavi pahalı mı, tedavi sırasında bu sizi zorlamadı mı?
Kanserle savaş çok pahalı ve çok zor. Eğer seni destekleyen eşin, dostun, çoluğun çocuğun ve yakının yoksa yüzde 50 yenildin demektir. Paran yoksa yüzde 50 daha yenilirsin. Kanseri yenmenin formülü; modern tıp ve para desteği. Israrla söylüyorum; Akşam ve Sabah gazetesinin patronlarının çok iyiliklerini gördüm. Hayatımın en zor döneminde Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'ın 'hiçbir şeyi kafana takma hayatın tadını çıkart, hayatın güzelliklerini bize yazarsın' demesi bile ilaçtır. Bu sözü dinledim; ertesi gün uçak bileti alıp Bodrum'a geldim ve tekne aldım. Çok ince bir çizgide yürüyorsun, çok... Kanseri yenmede bir numaralı kural psikolojik destektir. Moral desteği varsa kanseri yenersin.

ABD'YE GİTSEYDİM ÖLÜRDÜM
* Siz kanser tedavisi için yurtdışına gitmeyi hiç düşünmediniz mi?
Ben gitmemekten yanaydım. Kendi ülkemde, kendi inandığım doktorlarla ve kendi çevremde bu hastalıkla savaşmayı kabul ettim. Hep şöyle düşündüm: Napolyon hayatında bir kez yenildi Verdun'da ordusunun iki büyük silahı vardı; süvarileri ve topçular. Ama savaş alanının bir bataklık olmasını kabul etti ve bu Napolyon'un sonu oldu. Ben Napolyon'un düştüğü hataya düşmedim. Kanserle olan savaş alanımı kendim seçtim; etrafımda inandığım doktorlar ve beni seven insanlarla birlikte savaştım. Amerika'ya gitseydim kesinlikle kanserden ölürdüm. Ben kendimi Türk doktorlarına emanet ettim. Çünkü hep inandım, inanacağım.
Haberin fotoğrafları