kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Temmuz 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

İnsan iki şeyden vazgeçmez

Bir bağımsız aday düşünün. Soruyoruz: " Seçilirseniz ne yapacaksınız? " Cevap veriyor: " Laikliği savunacağım ."
Bu kişiye oy vermezsiniz. Çünkü o işi yapan, yani laikliği savunmayı kendisine görev edinmiş bir parti Meclis'te zaten var: CHP .
Dün bu fikri kısaca yazdım ya... Bir okurumuz, Hasan Fehmi Doğuç, 10 maddede CHP'nin niye aslında laik olmadığını sıralayan bir eposta göndermiş. Merakla okudum.
Bu vesileyle ilginç bir noktaya değinmek istiyorum.
Bizim laiklerin (ben ' laikçi' demeyi tercih ederim) çok sevdiği bir laf var: "Laiklik olmadan demokrasi olmaz."
Aslında bu da yanlış bir iddia. İngiltere laik değildir ama dünyanın önde gelen demokrasilerindendir.
Hadi bu noktada da onların dediğini kabul edelim: "Laiklik olmadan demokrasi olmaz."
Gelelim asıl soruya:
"Bir insanın laik olması, onun demokrat olduğunun garantisi midir? "
Yani bir insanın laik olduğunu anladığımız zaman, onun aynı zamanda demokratlığına da hükmedebilir miyiz?
Hayır, bu mümkün değil.
Türkiye laik olmasına rağmen, demokrat olmayan isteyen insanlarla dolu.
Bu kişiler çeşit çeşit:
Kimi açıkça ya da gizliden gizliye askeri darbe ister. Kimi bazı partilerin kapatılmasını arzular. Kimi herkesin eşit oy sahibi olmasına karşı çıkar. Kimi demokrasinin vazgeçilmez ilkesi olan, siyasete katılmaya engeller çıkarmaktan yanadır.
" Laik eşittir demokrat " denklemi büyük bir aldatmacadır . Türkiye'de maalesef demokrat laikler sayı olarak azdır, buna karşılık demokrat olmayan laikler çoğunluktadır.
"Maç kaç kaç olur" sorusu etrafında şekillenen gazete ve TV haberleri, bence en saçma, en anlamsız haber biçimidir.
Şimdi bir benzerini seçimler için yapıyoruz... Her gittiğim TV programında aynı soru: Seçimi kim kazanır? Partilerin oy oranları nasıl olur?
O programların yöneticilerini ve seyircileri üzmemek, hayal kırıklığına uğratmamak için bu soruya cevap veriyorum: " AKP birinci parti çıkar ama milletvekili sayısı düşer... CHP'den başka MHP de Meclise girer... Bağımsızlarla birlikte Meclis üç buçuk partiden oluşur... "
Her siyasi programda katılımcılara/tartışmacılara yöneltilen bu sorunun meslek açısından doğru adresi anket-araştırma yapan şirketlerin yöneticisidir.
Ne işadamları... Ne işçiler... Ne köylüler... Ne üniversite hocaları.. Ne eski siyasetçiler...
Bunların hiçbiri seçim sonucunu bilemez. Çünkü kişilerin gözlemi sınırlıdır. Toplumsal açıdan çeşitlenmiş bir ülkede bu soruyu sadece " anketçiler ", yani araştırma şirketi sahipleri, yöneticileri bilebilir.
Tabii onların da şöyle bir handikabı var: Seçim sonuçlarını sadece bir puan farkla bilecek araştırmalar yapmak mümkündür... Ancak böyle bir anket çok para gerekir... Halbuki şirketlerin çoğu kısıtlı bir mali bütçe ile bu işi kotarmaya çalışıyor... Böylece oranlarda büyük sapmalar ortaya çıkıyor...
Ama yine de sorunun doğru adresi "anketçilerdir". Onlara sormak gerekir.
Tayyip Erdoğan, AKP bu seçimden tek başına iktidar partisi olarak çıkmazsa başkanlıktan çekilir mi? TV'de izledim, "değerlendiririm" diyor. Hatta, TV'de izledim, "çek ederim" diye bir laf etti, gereksizdi, çünkü "çek etmek" bir şeyin var olup olmadığını kontrol etmektir.
Neyse... Bence siyasetçilerin bu tip sözlerini fazla önemsememek gerekir. Fi tarihinde, İzmir'in ünlü belediye başkanlarından Osman Kibar'ın bir röportajını okumuştum: " İnsan iki şeyden vazgeçmez " diyordu; " biri siyaset, diğeri eşcinsellik. "
- MHP, 2002 seçimlerinde barajı aşamayınca Devlet Bahçeli başkanlığı bırakacağını söyledi, sonra vazgeçti.
- ANAP'ın yiyip bitiren Mesut Yılmaz, büyük olasılıkla tekrar Meclis'e gidiyor.
- Deniz Baykal'ın büyük bir başarısını gördünüz mü bugüne kadar? Gidiyor, geliyor, bırakıyor, alıyor...
Ankara'nın siyasi elitini oluşturanlar böyledir. " Ben artık bu işte yokum " diyene asla inanmayın. Dönüverirler.