Orta yaşın üstünde, tek bir kadına bağı olmayan erkeklerin bekarlığın tadını çıkarttığını düşünürüz. Yaz tatilim için Amerika'dan Çeşme'ye geldim ve bu tatil beldesinin, kendisini bir beraberlik yaşamak zorunda hissetmeyen 50'sini aşmış kadınlarla dolu olduğunu gördüm. Özgürlüklerinin ve hayatın tadını öyle bir çıkartıyorlar ki; 50'nin üstünde ve yalnız olmaktan hiç şikayetçi değiller. Hoş ve bakımlılar. Akşamları giyinip, süslenip, yanlarında bir erkek olmadan yemeğe çıkmaktan eksiklik duymuyorlar. Aralarında hiç evlenmemiş olanlar da var, bir dönem evliliği yaşamış, eşlerini kaybetmiş veya boşanmış olanlar da... Çocuklarını yetiştirmişler. Evlilik kesinlikle artık onların öncelik listesinde değil. Çoğu genç yaşlarında romantik hayallerini koruyabilmek adına çok kurbağa öpmüş ve karşısındakini memnun etmek için her şeye 'evet' demenin getirdiği ağırlığı yaşamışlar. Ya da kendilerini aile hayatını korumaya adayıp, kendi ihtiyaçlarını görmezden geldikleri uzun bir dönem yaşamışlar ve yine bu tip bir vericiliğin evlilik hayatını korumanın garantisi olmadığını görmüşler. Sonuçta enerjilerinin yönünü değiştirip, kendileri için yaşamayı öğrenmişler.
YALNIZLIĞIN KEYFİ
Geçenlerde New York Times'ın köşe yazarı Maureene Dowd'un "New York Times'ın güçlü bir kalemi olmak yerine, hizmetçi ruhuna sahip olsam daha kolay uzun ilişkiye girebilirdim" dediğini yazdığımda, erkeklerin egolarına karşı uysal olamayan çok sayıda kadın okurumdan email yağmıştı. Bir tanesi, hayatına giren erkeklerin kendi aile dinamiğini değiştirdiği için ileri yaşta yeni bir evliliğe sıcak bakmadığını yazmıştı. Okurum şöyle diyordu: "Hoş ve karizmatik bir erkekle görüşüyordum ve çok iyi anlaşıyorduk ama yakınlığımız arttıkça hayatıma hükmetmesi arttı. 20 yaşındaki oğlumu eleştirmeye başladı ve bundan çok rahatsız oldum. Oğlumun geçmişini, nasıl yetiştiğini ve içinde bulunduğu dönemde neden zorluk çektiğini bilmeden ve anlamadan eleştiren bir kişi ile beraber olmayı oğluma karşı sadakatsizlik olarak gördüm ve anneliği evliliğe tercih ettim." Çeşme'de karşılaştığım 54 yaşında iki kez boşanmış, ara ara flört etmekten hoşlanan havalı bir hanım; "Çamaşırlarımı niye istediğim gibi katlamadın gibi birçok konuda ağız dalaşına gireceğim bir ilişkidense, romantik bir gecenin sonunda evime, kendi sığınağıma dönmeyi tercih ediyorum" diyor.
TOPLUM BENİMSİYOR
Toplum, ileri yaşta evliliği tercih etmeyen kadınların yetersiz veya kusurlu olmadığını kavramaya başlıyor. Çeşme'de 59 yaşında başka bir hanım 30 yıllık evliliği bittiğinde "Evliliğimde kendimi kaybettiğimi düşünüyordum ama aslında ayrılık acısını yaşayana kadar kendimi bulamamış olduğumu fark ettim" diyor. Ne kadar geçerli bir yorum! Çoğumuz kendimizi bulamadan, hayattan gerçekten ne istediğimizi bilemeden evliliği aceleye getiriyoruz. Evlenince daha ilginç olacağımızı düşünüyoruz. Bir kadını enteresan ve seksi yapan yaşı değil, tecrübesi ve tavrıdır. Peki yalnız olduğu halde seksi olmayı bırakmamış bu hanımlara 'yalnızlık tek tercih mi' diye sorduğumda; kimi 'kesinlikle evet' derken, kimi de 'hayatıma hükmedecek değil, renklendirecek birisini düşünebilirim, artık doldurulacak bir boşluk yok' diyor. Hepsi, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını ama geldikleri yerden memnun olduklarını, yalnız yaşamayı sevdiklerini söylüyor.
Yayın tarihi: 15 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/15/gny/haber,1C8153056A4449C3BBE0D2FAA89036FD.html
Tüm hakları saklıdır.