Falezlerin tam kenarında bir masa.. Bir yanınız yemyeşil çimler.. Öte yanınız dimdik bir uçurum.. 30 metre falan.. Dibinde deniz.. Denizin kayalara vuran sesi.. Denizin üzerinde bir ışık yolu enginlere uzanıyor.. Ayın şavkı hani ya.. Her zaman sazın değil, bazen de denizin üstüne vurur işte.. Şavkın bittiği yerde Ay var.. Yusyuvarlak.. Hani mehtaba açılınan geceler vardır ya.. Onlardan biri işte..
Masanın hemen ucunda iki güzel kız.. Biri ayakta.. Elinde keman.. Öbürü oturmuş.. Bacaklarının arasında çello..
Romantizmin, güzelliğin, aşkın müziğini çalıyorlar.. Antalya bizi böyle karşıladı işte.. Biz uçaktan indik, doğru bu dünya güzeli parka.. Akdeniz Üniversitesi öğrencileri tanıtmıştı bize Order'ı.. Doğru oraya..
Ercan, Ağbimleri İzmir'den karadan getirdi.. Onlar da Order'a..
Aslında o gece müzik yok.. Ama Order'ı yöneten Kerim Balcı kardeşim bir jest yaptı.. Özge ve Özlem'i o saatte bulup, davet etmiş, "Hoş geldin" tam olsun için.. Oldu ama.. Hem de nasıl oldu bilemezsiniz..
Bir rüya gecesi yaşadık, gece yarısına doğru nem düşüp, denizden hafif bir de meltem başlayınca hele..
Nasıl başlarsa öyle gider demiş eskiler.. Öyle gitti..
İkinci gece, insan hayatında bir defa olur derler ya.. Öylesi..
Spartaküs'ü izledik, Aspendos'ta..
Yani bu bale, Aspendos için ısmarlansa, yazılsa, böyle olur ancak..
Bunca yıldır bale izlerim, ben böyle şey görmedim.. Bu nasıl bir güzellik, nasıl bir mükemmelliktir Tanrım?.. Bale buysa, bundan evvel izlediklerimiz neydi o zaman?..
Yuri Grigoroviç, 80 yaşında.. Yaşayan en büyük Rus koreografı.. En büyük ve tek.. Günümüzde 3 perdelik bir baleyi hazırlayan başka Rus yok.. Nasıl şirin, nasıl tatlı bir ihtiyar..
Mustafa Erdoğan, finalde kulise götürdü beni.. Nasıl mutlu bitip tükenmeyen alkışlardan.. 30 yıl Moskova Bolşoy'u yönetmiş.. Alkışa doymuş olmalı değil mi?.. Hayır.. Sanatçı alkışa doymaz..
"Sizinle yemeğe gelecektim, ama mazur görün o kadar yoruldum ki bugün" dedi..
Güneşin altında, Antalya güneşinin altında dört saat prova yapmışlar.. Buyrun..
Onunla tanışmak, elini tutmak, üç kelime konuşmak bile nasıl bir mutluluk oldu benim için.. Mustafa'nın boynuna sarıldım, teşekkür için..
Spartaküs, Haçaduryan'ın müziği ile, gerçekten dünya tarihine mal olmuş bir bale..
Grigoroviç, kalabalık koreografileri ile ünlü.. Spartaküs ve esirler.. Crassus ve askerler.. Frigia ve köle kadınlar.. Egina ve fahişeler.. Kordo bale böyle kullanılır ancak, tamam da.. Pas des Deuxler, yani ikililer de muhteşem.. Doyulmaz.. Hele ikinci perdede Spartaküs'le Frigia'nın dansı.. Ya Frigia ve Egina'nın soloları..
Olmaz böyle şey.. Gerçekten olmaz..
İstanbul Opera ve Bale Orkestrası da mükemmeldi. Sadece bir prova yapabilmiş olmalarına inanmak mümkün değildi.. Sahnedeki mükemmel danslara rağmen, zaman zaman gözlerimi kapayıp müziği dinlemek istedim.. Öylesi..
Grigoroviç de orkestrayı çok övdü konuşmamızda..
"Temsilin başlamasına 15 dakika kala, birkaç damla yağmur düşünce korktum. Bizim çocuklar için değil. Onlar yağmur altında da dans eder, ama orkestra çalamaz ki" dedi..
Kısa yağmur ilahi bir lütuftu oysa.. Bunaltıcı sıcak bir anda yok olmuş, Aspendos'u bir klima serinliği sarmıştı. Daha rahat dans etsinler, daha rahat izleyelim diye, sanki..
Geceyi gene Kanyon Köprü'de bitirdik. Suların üzerinde kurulu Yörükoğlu restoranda.. Opera ve Balemizin kraliçesi Meriç Sümen de bizimleydi bu defa.. Anılar döküldü ortaya tabii.. Sabahın dördüne kadar..
Mustafa bir daha, bir daha teşekkür ettim.. Bana, bize, Antalya'ya ve ülkemize yaşattığı güzellikler için..
Bugünkü Tüm Yazıları
Falezler.. Mehtap.. Bir keman.. Ve de çello!..
Yayın tarihi: 11 Temmuz 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/11//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.