İSTANBUL'DA yapılan müzayedelerde Osmanlı döneminden kalan kişisel eşyalardan, yağlı boya tabloya, yüzlerce yıllık sigara tablasından, Fransız ahşap sehpalarına kadar her şey bulunabilir. Hatta son dönemde bu müzayedeler o kadar ilgi çekici hale geldi ki, yurtdışından bile takip edilir oldu. Buraya kadar her şey çok güzel...
Ama Türkiye'nin büyük televizyonlarından birinde yöneticilik yapan bir dostumuzun anlattıkları var ki, inanılacak gibi değil. Son yıllarda, bu tür müzayedelerde ilginç tipler türemiş. Açık artırma başladıktan belli bir süre sonra devreye giren ve verdiği baş döndürücü fiyatla bir anda ipi göğüsleyen tipler. Son olarak, bu tür müzayedeleri yakından izleyen ve katılımcıları da az çok tanıyan bir kişi bu yeni tipin yanına gidip sormuş:
"Sizi yeni yeni görmeye başladık. İstanbul'dan mısınız, ferdi olarak mı yoksa başkasının adına mı giriyorsunuz? "
Sorunun yanıtı, tam bir alacakaranlık kuşağı dizisi tarzı olmuş:
"Ben başkaları adına bu işi uzun süredir yaparım. Ankara'da adının açıklanmasını istemeyen bazı bürokrat ve devlet memurları adına girerim. Bana tanıdıkları limiti de sonuna kadar zorlarım .
" Nasıl yani? Şimdi burada aydınlanması gereken bazı noktalar var. Eğer, bu devlet görevlileri aileden zengin ise ve de bu onlar için bir hobi ise sorun yok. Ama, mal beyanında gösterilmesi zorunlu olmayan ve evde ıvır zıvır görünen bu değerli eşyaların müzayede de alınması çeşitli şekillerde kazanılan paranın bir şekilde aklanması taktiği ise durum başka.
Ortada şeytanın aklına bile gelmeyecek bir durum söz konusu. Düşünsenize, devlet yetkilisinin sadece bir evi ve bir arabası var ama evinde tanesi on binlerce değerinde her an paraya çevrilecek çok sayıda "ıvır zıvırı" var.
Bugünkü Tüm Yazıları
Bazı bürokratların akıl almaz taktiği
Yayın tarihi: 2 Temmuz 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/02//haber,39BD2B7DCB4540EF88B591ED8AA9EAB2.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.