Acı olay, Sezen Aksu'nun birkaç hafta önce, Harbiye Açıkhava'da vereceği ilk konser günü yaşandı. Günler öncesinden ruhsal olarak konsere hazırlanıldı. Hangi şarkılara ağlanılacak, hangi şiirler not defterine yazılacak, hangi şarkı ayakta alkışlanılacak, vs... Konser günü olan perşembe günü ise bana kavalyelik yapacak olan kız kardeşim Berşan (garibim) taa Ümraniye'den dolmuşlar, vapurlar aracılığıyla düştü yollara. Beşiktaş'a benim evime geldi. Süslendik püslendik, saçlarımıza fön çektirdik. Koskoca Sezen Aksu'nun huzuruna 'yıka ve çık' saçıyla çıkmayacaktık herhalde...
'Keşanlı ali' versek? Yerimiz de protokolün önlerinde; Aksu'nun o akşam ne parfüm sıktığını anlayabilecek karizmadaydı. Yani saha kuru, rüzgar benim tarafımdaydı. İşte bu ahval ve şerait içinde bir taksiye atladığımız gibi, geçireceğimiz muhteşem gecenin huzuruyla attık kendimizi Açıkhava Tiyatrosu'na. Ama protokol kapısında bir tuhaflık söz konusu. Bir kalabalık var ama Sezen kalabalığına benzemiyor. Elimde protokol bileti olmasının verdiği havayla sırada ilerleyip bileti uzattım. Biletçi gülmeye başladı. Ne kadar sinir oldum anlatamam. Tam dalacağım ki beni beynimden vuran şu cümleyi söyledi: "Abla bu konser yarın; ama istersen bu gece 'Keşanlı Ali Destanı'nı izleyebilirsin!" Bu lafı duyan çevre ve kardeşim 10 dakika kadar güldüler. Bense küçüldüm, yerin dibine geçtim, Açıkhava'da tepeme geçti! Şimdi konseri o gün vermeyen Sezen Aksu'yu kınıyorum. Bir de olay aklıma geldikçe gülüyorum. Ne yapalım ben de 30 Haziran'da gidip Sezen'li bir gece yaşayacağım. Tabii biletin tarihine her gün tekrar tekrar bakacağım...
Bugünkü Tüm Yazıları
Sezen'in kapısında kalakaldım!
Yayın tarihi: 28 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/28/gny/haber,DB58E5D67829401A820EEF37A9DD974E.html
Tüm hakları saklıdır.