DOKUZUNCU Senfoni'yi izliyorum zannettim.. Öylesine müzik dolu, öylesine coşkulu, öylesine ilahiydi sahne.. Çalan Beethoven değil, Itri'ydi yalnız.. Büyük Itri.. Yahya Kemal'in deyişi ile
"Öz musikimizin piri.." "İslamda müzik haram" diyen yobazların suratında patlayan tokat.. Segah makamındaki o muhteşem beste..
Orhan Şallıel'in senfoni orkestrası aşağıda.. Türkİslam Musikisinin en seçme sazları, en başlarında
Hüsnü Şenlendirici ile sahnede.. İki yanda da dev bir koro..
"Allahümme salli ala.." diye patlıyor müzik.. Oturduğum yerden eşlik ediyorum kendimi tutamayıp bağıra çağıra.. Ve semazenler dönüyorlar, dönüyorlar, dönüyorlar..
Böyle bir güzellik olmaz.. Böyle bir ilahi coşku her zaman yaşanmaz.
Orhan Şallıel'in projesi, Rumi.. Unesco ve Birleşmiş Milletler Doğumunun 800'üncü yılı dolayısıyla, 2007'yi Mevlana Yılı ilan ettiler ya.. İşte bu da Şallıel'in katılımı..
Bir senfonik şiirle adeta Mevlana anlatılıyor, yaşamı, fikirleri, eserleriyle.. Orhan'a rastlamıştım bir yerlerde.. "Hıncal Ağbi mutlak gel, bayılacaksın" dedi.. Sonra Ece, Türkiye'nin bir ucundan mesaj attı.. "Çarşamba İstanbul'dayım. Rumi'ye gidelim mutlak" diye.. İyi ki ısrar etmişler.. Bu unutulmaz gösteriyi kaçırsam, kahrımdan ölürdüm herhalde..
Gecenin bir başka doruk noktası,
Yılmaz Erdoğan'ın okuduğu "Etme" şiiriydi Mevlana'nın.. İlahi aşkı Şems, Mevlana ve Konya'yı terk edip Şam'a göçe karar verince, Mevlana "Etme" diye yakarır ona.. Bu nasıl bir deyiş ve bu nasıl bir yürekten okuyuştur?.. Sahneye fırlayıp Yılmaz'ın boynuna sarılasım geldi, "Etme.. Öldürdün bizi" diyerek..
Ve de
Ziya Azizi .. İTÜ mezunu bir mühendisken Viyana'ya gitmiş. Orda dansa merak sanmış. Kendi deyişi ile 9 yıldır dönüyor.. Ama nasıl dönüyor?.. "Koreografisi benim, ama doğaçlama çok içinde" diye anlattı, seyirciyi büyüleyen, ayaklara fırlatan o sema esaslı dansını.. 50 yıldır dans izlerim.. Beni bu kadar etkileyen bir solo erkek dansı daha hatırlamıyorum..
Rumi, tekrar edilmeli.. Rumi tüm ülkede, hatta yurt dışında turneye çıkmalı.. Rumi'yi herkes izlemeli, dinlemeli..
İkinci Mevlana/ Rumi gecesinin altındaki imza, 80 yaşındaki bir ihtiyar delikanlının, son yıllarda Müslüman olan
Maurice Bejart'ındı. Dünyaca ünlü İsviçre balesi de, Mevlana Yılına böyle katılıyordu..
"Dans ediyorum, öyleyse varım. Rumi kardeşim, ustam, Mevlana, bırak senin için 'döneyim' o zaman" diyen Bejart'ın dansçıları, Kudsi Erguner'in müziği eşliğinde döndüler.. Yani bir sema ayini böyle mi stilize edilir?.. Böyle mi yorumlanır?.. Bir kez daha büyülendi izleyiciler.. Bitsin istemedik.. Gecenin tümü harikaydı aslında.. Hele Jacques Brel'in şarkıları eşliğindeki bölüm rüya gibiydi.
35. İstanbul Müzik Festivali'nde ertelenen açılış gecesini de geçen hafta yaşadık. Romen Diva Angela Gheorghiu harikaydı. Kendini kanıtlama gereği duymadığı ve sadece Opera eleştirmenlerine söylemeyeceğini bildiği için popüler bir repertuar seçmesi, hele biste My Fair Lady'den I Could Have Dance All Night ve Granada'yı, adeta konuklarla birlikte söylemesi müthişti.
Bu kadar güzel, bu kadar dişi ve bu kadar muhteşem sesli bir sopranoyu ilk defa görüyorum.. Allah bazılarına her şeyi birden veriyor demek..
Angela'ya provasız eşlik eden Borusan Filarmoni Orkestrası da olağanüstüydü. Bu orkestranın arkasında iki adam var..
Asım Kocabıyık ve Gürer Aykal .. İkisinin de heykelini dikmeli..
Bugünkü Tüm Yazıları
İki muhteşem Mevlana Gecesi..
Yayın tarihi: 22 Haziran 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/22//haber,F420FCD561584685B8D859A327B294DE.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.