'Şehirler için hâlâ parlak bir gelecekten söz etmek mümkün değil'

* Türkiye'de şehirleşmeyi ve yapılan konutları nasıl görüyorsunuz? Yeni yapılan binaların gelişmiş yapım tekniklerini kullanmalarına, estetik ve fonksiyonel çözümlere değer veren bir anlayışla ele alınmalarına rağmen, şehirlerimiz için parlak bir gelecekten maalesef söz edemiyoruz. Köylerde ve kasabalarda geleneksel yapım tekniklerinin terk edilmesi sonucu, yöresel özellikleri hiçe sayan beton yığınları şehirlerle yarışarak yükseliyor. İmar planları, nüfus artış hızının gerisinde kaldığı için hiçbir arazi planlanarak imara açılamıyor. Çarpık şehirleşmeyi engellemek için konulan yapım yasakları ise, alelacele yapılan binaların kalitesinin düşmesinden başka bir işe yaramıyor.

* Bunda, arsanın değerli olmasının payı var mı? Şehirlerimiz planlı bir şekilde büyümediği ve şehir içi ulaşım sorunlarını çözebilecek toplu taşıma alt yapısı olmadığı için, merkezi semtler halen çok değerli. İnsanların büyük bir yüzdesi bu semtlerde oturmak istediğinden, sürekli kat artırılarak binalar yükseltiliyor. Örneğin Nişantaşı. Osmanlı İmparatorluğu zamanında kurulan bu semtte, önce ahşap köşkler, ardından üç katlı apartmanlar, takiben beş katlı apartmanlar yapılmış. Şimdi üçüncü kez bu yapılar yıkılarak yedisekiz katlı apartmanlara geçiliyor. Tarih ve ait olma bilincimiz de bu yapılarla yok oluyor. Sonuçta, bir gün bu apartmanlar müteahhit tarafından yenilenemeyecek büyüklüğe ulaşacak. O zaman ne olacak.