Mimarinin kapalı çarşısı
Yasemin TAŞKIN / Roma
04.06.2007
İtalyan mimari ve sanat dergisi Abitare, İstanbul için özel bir sayı hazırladı. Dergide, İstanbul'un sanatsal yönünün yanı sıra gündelik yaşamına da yer veriliyor..
Abitare, İtalya'nın hem mimari hem farklı sanat dallarında yayın yapan en prestijli dergilerinden biri. Dergi, İstanbul için hazırladığı özel sayısında, kenti farklı başlıklar altında inceledi. Örneğin 'İstanbul'da Yaşam' bölümünde, "Günün ve gecenin her saatinde yemek yenilebilir ve restoran seçenekleri çok geniş," cümlesinin altı çiziliyor; Naz, Hacı Abdullah, Cezayir ve Mikla restoranları, fotoğrafları ile ön plana çıkarılıyor. Dergide, sokakta ayak üstü yemek yeme kültürünün de çok yaygın olduğu vurgulanırken, şarapların kalitesinin ise tartışılır ve fiyatların çok yüksek olduğu üzerinde duruluyor. Tanıtılan restoranlar arasında Asitane, Changa, Kordon ve Pandeli de var. Gece hayatının tüm renklerinin tanıtıldığı bölümde ise Balans, Babylon, Reina, Ulus 29, Jazz Club'a yer veriliyor. İstanbul'daki eğlence mekânlarını sık sık Londra ve New York ile kıyaslayan dergi yazarları, Ulus 29'u gece yaşamının temel taşlarından biri olarak nitelemiş. İstanbul'un 100'ü aşkın sayfada anlatıldığı Abitare, Gündüz Vassaf'ın kaleminden 'İstanbul'un Sesi'ne yer veriyor. Orhan Pamuk'un İstanbul kitabına da bir bölüm ayrılan dergide, Charles-Edouard Jeanneret ve Antoine-Ignace Melling'in gravürleri, 'İstanbul Vizyonu' sayfalarını süslüyor. Gelelim derginin esas ilgi alanına. 20. yüzyıl Türk mimarisini temsil eden önemli isimlerden Sedad Hakkı Eldem, 'büyük bir eser' olarak tanımlanan Boğaz'ın Yalıları ve Türk mimarisi üzerine görüşleri ile yer almış. Eldem'in (1908-1988) "Benim öğrenciyken asiliğim katmerliydi, bir yandan neo-Türk kubbe ve arklara karşı kuvvetle mücadele ederken, öte yandan aynı şekilde uluslararası kübik stile de karşıydım," sözleri dikkat çekiyor. Bütün bunların 'Türk evi' için tutku duymasına engel olmadığını belirten Eldem'in, mesleki başarısını bu duygulara borçlu olduğu belirtiliyor.
KAYBEDİLEN ŞEHİR
İstanbul'un mimarisinin ön plana alındığı sayıda, 'Kostantinopoli Kaybedilen Şehir' adlı bölümde ise Tanrı'nın ismi gibi İstanbul'un da sonsuz isimleri olduğu hatırlatılıyor. İstanbul'u 'Mimari'nin Kapalı Çarşısı' olarak tanımlayan dergi yazarlarından Fulvio Irace, İstanbul'un küresel 'modernlik rüyalarını' izlemek adına, yeni ithal yaşam mekânları ürettiğini, ancak bunların arasında yenilikle geleneği birleştirmeye çalışan özgün denemelerin az olduğunu vurguluyor. Mimar Sinan da, 'Yeniçerilikten, Klasik Osmanlı Mimarisinin Kuruculuğuna' başlıklı bir yazıda anlatılmış. Yazıda Sinan'ın, İtalyan Rönesansı'nın Bramante, Palladio, Michelangelo gibi isimleriyle kıyaslandığı hatırlatılırken, "16. yüzyıl uluslararası mimarlık panoramasında, bu isimlere değecek bir yol arkadaşıydı," ifadesi kullanılıyor. Dergide, İstanbul mimarisi tipik örnekleri ile yol yol, sokak sokak analiz edilirken, burada yaşamış ünlü İtalyan mimar Raimondo D'Aronco da anılıyor. 'Boğaz'ın Kıyısında Yeni Mimarlık Laboratuarları' bölümünde ise Türkiye'deki yeni mimari akımlar ele alınıyor. Türkiye'de 1936 yılında yaşamış olan ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde mimari bölümünü de yöneten İtalyan mimar Bruno Taut da, anılan önemli isimler arasında. Abitare dergisi, Florya'da deniz kenarında yer alan Atatürk Köşkü'ne de geniş yer vermiş. Bunlar dışında İstanbul'un modern sanat mekânları; Santralistanbul (Bilgi Üniversitesi), Feshane Sanat Müzesi, Sütlüce'deki Rahmi Koç Müzesi ve İstanbul Modern, etkileyici fotoğraflarla anlatılıyor.
Yayın tarihi: 9 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/09//haber,F265B8A42F2A4739B905018D644FFAEB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.