kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Ömer Laçiner.

'Milliyetçiliğin fay hattı artık bütün Türkiye'

Nuh KÖKLÜ
13.05.2007
1978'deki Malatya olaylarını öngören bir yazı yazan dönemin Birikim dergisi Yazı İşleri Müdürü Ömer Laçiner, 29 yıl önce Çorum- Erzurum-Gaziantep üçgeni içindeki milliyetçi fay hattının bugün bütün Türkiye'ye taşındığı iddiasında..
1978 yılında Malatya olaylarından aylar önce Birikim dergisi Yazı İşleri Müdürü Ömer Laçiner derginin 39. sayısında bir makale yazarak, Malatya'da olaylar çıkabileceğini, olayların Kahramanmaraş ve Çorum'a da sıçrayabileceğini belirtmişti. Laçiner'in öngörüleri doğru çıktı ve Maraş, Çorum katliamları Türkiye'nin yakın geçmişinde kara bir leke olarak duruyor. Maraş olaylarından 29 yıl sonra aynı topraklarda cinayetler işlendi. 29 yıl önce Malatya olaylarını önceden analiz eden Laçiner'le geçmişten bugüne, kendisinin 'milliyetçiliğin fay hattı' dediği topraklarda nelerin değiştiğini konuştuk.

- 1978'deki Malatya olaylarından önce Birikim dergisindeki bir yazınızda Malatya'da gerginlik yaşanabileceğine değinmiştiniz...
- O zaman yayın kurulunda tartıştığımız konular vardı; Malatya olaylarından önce Adıyaman'da kaymakama bombalı paket gönderilmiş, ardından Malatya'da Adalet Partisi (AP) mensubu belediye başkanına yönelik benzer eylem olmuştu. Paketlerin gönderilme adresi hep Milliyetçi Hareket Partisi (MHP). Tabii yine başka karineleri de görünce MHP'nin yeni bir strateji uygulamaya başladığını fark ettik ve MHP'nin Türkiye'nin fay hatlarına oynadığını anladık. Orada şunu söylüyorduk; Çorum-Erzurum-Gaziantep üçgeninde Sünni ve Alevi topluluklar bir arada yaşıyor. Sol-sağ karşıtlığı mezhepsel karşıtlığın yerini almıştır. Sünni ve Türk olanlar sağda, Alevilerse solda oluyordu. Bölgedeki Aleviler ve çoğu zaman da Alevi Kürtler 1950'lere kadar şehirlerde yoktu; kasabalarda daha çok eğitime önem veren ve kendi toprağını işleyen insanlardı. Bu insanlar sermayeleri olmadığı için eğitimle elde edilebilecek mesleklere yöneliyordu. Sermaye Sünni kesimdeydi. Belli bir huzursuzluk vardı ama, 1960'lar boyunca birçok Anadolu şehrinde Alevi köyleriyle çevrili Sünni merkezlerde sorun yaşanmıyordu. 1960'lardan sonra kent merkezlerine olan göçle şehirlerdeki geleneksel yapı bozulmaya başladı ama, asıl fitili ateşleyen MHP'nin kararlı bir şekilde bu kırılma noktaları üzerine politika yapmaya başlamasıydı.

- MHP'deki bu değişimi neye bağlıyorsunuz?
- MHP, reaksiyon harekettir. Katliamlar, bombalama eylemleri yapıp, yükselen sol hareket üzerine terör uyguladılar ama MHP'deki asıl değişim tarihi 1977 seçimleridir. O zamana kadar İstanbul gibi merkezlerde eylem yapıyorlardı ve o kadar da ses getirmiyordu. Milli Selamet Partisi (MSP) ya da AP gibi partilerin ağırlıkta olduğu bölgelerde yapılabilecek provokatif eylemlerin AP ve MSP'yi de peşlerinden sürükleyebilecegini gördüler.

- Arkasından askeri darbe geldi, taşlar yerine oturdu...
- Olaylardan ve askeri darbeden sonra da Aleviler üzerindeki baskı devam etti. O bölgelere zorla cami yaptırma, Kahramanmaraş davasında katliamın sorumlularının yargılanmaması gibi. 12 Eylül yönetimi bu katliamların yardakçılığını yaptı, olayların üzeri örtüldü. Devletin o yörelerde kendilerini korumadığını hisseden Alevilerle egemen kesimlerin arası zaten açıktı ve bu yarık 12 Eylül'den sonra daha da büyüdü.

- Bahsettiğiniz fay hattında nüfus, sosyal yapı gibi birçok şey değişti ama değişmeyen şeyler de var.
- Malatya ve Maraş olayları milliyetçiliğin, gerginliğin lokal planda boşaltılmasıydı. Türkiye'de ne değişti? Bölgesellikler çözüldü, artık bölgesellik ortadan kalkınca Türkiye'nin bir bölgeden, bir mezhepten ibaret olmadığı görüldü. Bütün bunlarla birlikte Türkiye'nin homojen bir ülke olmadığı da ortaya çıktı. Bir bakıma bu karşılaşma hesaplaşmayı da içeriyor. Alevi, Kürt, Sünni gibi mezhepsel, etnik gerginlikler bütün bir ülkeye yayıldı. Bu, Türkiye'de insanların statülerinin, kimliklerinin ne olduğu sorusuyla karşı karşıya bıraktı bizi.

- Trabzon ve Malatya'da yaşanan cinayetlerde dinle birlikte ulusal gururun da zedelendiği öne sürüldü.
- İslam dinine mensup insanlar en başından beri gayrimüslimlerle yaşama kültürüne sahiptir. Son yüzyılda bu gelenek ciddi şekilde sarsıntıya uğradı. Ne zaman ki eski geleneksel egemenlik ilişkisi yerine ticaretin verdiği avantajlar öne geçti; Türklerle azınlıklar arasında çatışma başladı. Kaldı ki; Türkiye'de gerici oluşumların kökeni de bu gerginliğe dayanır. Osmanlı İmparatorluğu'ndan geri kalan Türkler kendilerine coğrafi bir sınır belirledi. Bu durum İmparatorluk'la kıyaslanınca bir daralmayı da beraberinde getirdi. Daralmanın olduğu yerde geniş görüşlülük de yok olur. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşanan sarsıntıların özü de budur.

- Sorunlar nasıl aşılacak?
- Geleneksel siyasi partilerin bunu yapamayacağı ortada, devlet geleneksel refleksleriyle sorunu çözmenin uzağında. Bence tek umut sosyalistlerde ama onların da teoriye ilişkin ciddi bir yenilenme yaşaması gerekir. Yalnızca iktisadi analizlere dayandırmadan, etik gibi kavramları da algılayan yeni bir sol algılayışa ihtiyaç var.
Haberin fotoğrafları