Eski DEP'liler bağımsız adaylıkta ısrarlı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, eski DEP'lilerin adli sicil kayıtlarında mahkumiyetlerinin bulunduğunu belirterek, üyelik ve parti yöneticiliklerinin düşürülmesini istemesi, eski DEP'lilerin bağımsız aday olma iradesinde bir değişiklik yapmadı. Eski DEP milletvekilleri, haklarında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığını, yargı sürecinin sürdüğünü belirterer, adli sicil kayıtlarının bu anlamda dikkate alınamayacağını savunuyor.
Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'un, DTP Genel Başkanlığı'na bir ihtar göndererek, 4 eski DEP'linin yanı sıra parti üyesi 116 kişinin üyeliklerinin düşürülmesini istemesinin yankıları sürerken, gözler eski DEP'lilerin seçimlere bağımsız aday olarak girip girmeyeceklerine çevrildi.
YARGI SÜRECİ DEVAM EDİYOR
İhtar nedeniyle bağımsız adaylıkların etkilenip etkilenmeyeceği yönündeki soruları yanıtlayan Orhan Doğan, "Bu kararın yasal ve hukuksal hiçbir dayanağı yok" dedi. Doğan, haklarında verilen ilk mahkumiyet kararının AİHM ve daha sonra da Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından bozularak yerel mahkemeye geri gönderildiğini belirtti. Doğan, yeniden yargılama sonunda verilen 7 yıl 6 ay cezanın ise henüz Yargıtay'a gitmediği için kesinleşmediğine dikkat çekerek, "Her iki halde de ortada kesinleşmemiş bir hüküm olmadığı için bizim adaylığımıza bir engel yok" dedi. Orhan Doğan, "Varsayalım ki hakkımızda kesinleşmiş bir hüküm var, yeni TCK'ya göre kamusal haklardan yoksunluk ceza müddeti kadardır. Dolayısıyla 2 Mart 1994'te gözaltına alınıp tutuklandığımız dikkate alındığında 10 Eylül 2001 tarihi itibariyle zaten bizim tüm haklarımızın bize geri dönmesi gerekiyor" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
KANDİL'DE Mİ SİYASET YAPALIM?
"Bu 2 Mart 1994 darbesinin postmodern tekrarıdır. Yargıtay'ın Yüksek Seçim Kurulu'nu andıçlamasıdır. Başkent'te siyaset yapma zemini bulamayan siyasi aktörlere, 'gidin Kandil'de siyaset yapın' demektir. Yani ben bu siyasi haklarımın yoksunluğundan dolayı gidip Kandil'de mi siyaset yapayım? Bu Türkiye'de hukukun ne kadar çok siyasallaştığını, halen Kürt sorununun çözümü konusunda patinaj yaptığımızı gösteren, çok açık, darbe sürecinin bir dışa vurumudur. 27 Nisan'da başlayan sürecin bir başka ayağının dışa vurumudur.
Son kararı YSK verecektir, YSK kararına karşı da AİHM'e başvuru hakkımız vardır, hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz."
AİHM'E GÖTÜRECEĞİZ
Eski DEP milletvekilleri Hatip Dicle ile Selim Sadak'ın konuya ilişkin görüşleri şöyle:
Hatip Dicle: "Başsavcının hukuki bir karar verdiği kanaatinde değiliz. Cezası bittikten sonra bir mahkumun memnu haklarının iade edilmesi gerekiyor. Bir de biz devletten 5 yıl alacaklıyız. Bu ihtar hukuki değil siyasi bir ihtardır ve darbe sürecinin bir sonucudur. Biz gerekirse sorunu AİHM'ne kadar götüreceğiz."
Selim Sadak:"Bizim siyaset yapmamızda bir hukuki engel yoktur. Cezamız kesinleşmemiş ve mahkememiz sürüyor. Biz sanık durumdayız mahkum değiliz. Aday olmaya devam edeceğiz. Adaylık başvurusunda bulunacağız. Sabıkamız yok ve halen yargılanıyoruz. Başvurumuz sonucunda YSK karar versin. Bu ihtarname demokratik alanı kapatmaya yönelik bir girişimdir. Bir kesim bu alanı tıkamaya çalışıyor. Legal siyasetin önü kesilmeye çalışıyor. Zorda olsa çileli de olsa legal demokratik alanı kullanmaya devam edeceğiz. Barış ve demokrasi için mücadelemizi sürdüreceğiz."
(ANKA)
Yayın tarihi: 20 Mayıs 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/20//haber,377EDF09C05D407CBFC8029E3BA9E5ED.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.