kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

"Millete gitmekten kaçıyorlar"

Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlarının bugüne kadar nasıl seçildiğini millet ve parlamentonun bildiğini belirterek, ''Atatürk de böyle seçildi, Özal da böyle seçildi, Demirel de böyle seçildi, Sezer de böyle seçildi... Ama Gül'e gelince 'olmaz' dediler. Yarın benim milletim, bizi buraya 550 ile de gönderir ama siz ona da bir kılıf uydurursunuz'' dedi.

*FOTOĞRAFLARLA BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN ERZURUM ÇIKARMASI

Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, eşi Emine Erdoğan, Gül'ün eşi Hayrünisa Gül, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ve bazı bakanlarla Erzurum İstasyon Meydanı'nda toplu açılış ve TOKİ anahtar teslim törenine katıldı.

Erdoğan, meydana geldikten sonra Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül ile platforma çıkarak, halkı selamladı. Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Erzurum'un İstiklal Mücadelesinde dönüm noktalarından biri olduğunu söyledi.

''Bu meydan söylüyor, bu meydan konuşuyor. Şu anda Dadaşlar diyarındayız'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan bu yürüyüşte 'Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür. Parçalanamaz' gerçeğidir. İstiklal söz konusu olduğunda, egemenliği milli iradeye vermek söz konusu olduğunda geriye kalan her şeyi teferruat olarak görmektir. İşte, bugün, siz onun cevabını veriyorsunuz. İşte cumhur, işte millet, işte irade sizsiniz... 1919'da Erzurum'da en gür şekilde ifade edilen bu millet kararını bugün aynı ruhla sahipleniyor, seslendiriyoruz. Bu bakımdan milli mücadelemizin sembol şehirlerinden olan Erzurum'un Türkiye için önemi ve değeri çok büyüktür.''

Erdoğan, Erzurum Kongresi'nin 84. yıl dönümü olan 2004 yılında Bakanlar Kurulu'nu ilk kez Erzurum'da topladıklarını anımsatarak, ''Bu vesileyle milletimizin, kendi öz değerlerine sonuna kadar bağlı olduğunu hem de dünyaya açılmakta kararlı olduğunu bir kere daha ortaya koyduk. Bugün yine bizim için anlamı büyük olan hayırlı, bereketli bir törenle sizlerle bir aradayız'' dedi.

''DÖNÜLMEZ YÜKSELİŞ''

Türkiye'nin ''geriye dönülmez bir yükselişe geçtiğini'' dile getiren Erdoğan, huzur ve istikrarın semeresinin ekonomik büyüme, refah olarak döndüğünü söyledi.

Erdoğan, ''Millet iradesi uzun yıllardan sonra makus talihini yenmiş, demokrasiyi, istikrarı, güven ortamını yeniden tesis etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadarki tek bir kazanımından geri adım atmayacak ve buradan sadece ve sadece ileriye doğru gidecektir. Herkes, her vatandaşım, bundan emin olsun. Zira Ankara'da sizin emanetinizi taşıyan güçlü bir irade var'' diye konuştu.

''EFENDİ DEĞİL, HİZMETKARIZ''

''Türkiye sevdalısı'' olduklarını dile getiren Erdoğan, ''milletin efendisi değil, hizmetkarı olduklarını'' kaydetti.

Türkiye'nin hak ettiği sosyal ve ekonomik seviyelere gelmesini istediklerini anlatan Erdoğan, ''Biz diyoruz ki, çocuklarımıza çok daha müreffeh, ileri hedefleri ileri demokraside yakalayan bir Türkiye bırakalım'' diye konuştu.Türkiye'nin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Bunların bir tanesini bir kenara koyamazsınız. Sadece demokratiktir, sadece laiktir diyemezsiniz. Sadece sosyaldir, sadece hukuk devletidir diyemezsiniz. Derseniz devletimizi eksik kılarsınız. Anayasamız bunu teminat altına almış ve böyle tanımlamış.

İşte demokrasiye inananlar bu meydanda. Laik Cumhuriyete inananlar bu meydanda. Sosyal devlete inananlar bu meydanda. Hukuk devletine inananlar bu meydanda. Bunun altını çize çize söylüyorum: Bugün bu ülkede ana muhalefet milletine gitmekten korkuyor. Milletine gitmekten kaçıyor. Bakın, çok enteresan bu... Bunların adında Cumhuriyet olmasına aldanmayın. Halk olmasına aldanmayın. Bunlar ne cumhuriyetten ne halktan yanadır. Bunu böyle biliniz. Cumhurun, halkın yanında olan, halka gitmekten korkmaz.''

CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ

Konuşmasında Cumhurbaşkanı seçimi sürecine de değinen Erdoğan, şunları söyledi:

''Ne acıdır ki, bu ülkede Cumhurbaşkanı'nı bugüne kadar nasıl seçtiğimizi bu millet biliyor, bu parlamento biliyor. Millet, vekillerini parlamentoya gönderir. Vekiller millet adına Cumhurbaşkanlarını seçerdi. Bugüne kadar bu böyle oldu. Atatürk de böyle seçildi, Özal da böyle seçildi, Demirel de böyle seçildi, Sezer de böyle seçildi. Ama Gül'e gelince 'olmaz' dediler. Dediler ki, 367 olur. Biz dedik ki 'Siz bunda da samimi değilsiniz'. Çünkü yarın benim milletim bizi buraya 550 ile de gönderir. Ama siz ona da bir kılıf uydurursunuz. Niye? Bazıları meydanlarda diyor ki, 'sandık sadece yollardan bir tanesidir' diyor. Lafa bak.. Nedir bu? Ey millet ben senin önüne sandığı koyuyorum. Ama bu 'hikaye' diyor. Dünyanın hiçbir yerinde demokrasiye inanan, laikliğe inanan, hukuka, sosyal devlete inanan hiçbir ülkede, gelişmiş ülkede totaliter ve otoriter rejimler hariç, böyle bir anlayış olamaz. Bu işin sahibi kim kardeşim? Millet, millet. Gazi Mustafa Kemal ne dedi? 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' dedi.

Öyleyse 'buyurun, millete gidiyoruz' dedik. Meclis'te toplandık. Dadaşlarım bunu iyi dinlesin... Ak Parti, ANAVATAN ve bağımsızlar bir araya geldik ve millete gitme kararı verdik. Bunun kanununu çıkardık. Dediler ki '7 yıl fazla'. O zaman dedik '5'e indirelim'. 5 artı 5 yaptık. Dediler ki 'milletvekilliğinde 5 fazla'. 'Tamam' dedik 4'e indirdik. E, kardeşim daha ne istiyorsun? 'Haydi millete' dedik. Seçimi 4 Kasım'da yapmayı arzu ediyorduk. Ama işi öyle bir noktaya getirdiler ki bu ülkeyi adeta kilitleme durumuna soktular.''

(AA)