Soldan sağa: Mustafa ve Övül Avkıran, Kaan Düzarat ile Sema projeyi hep birlikte oluşturdu.
'Şimdi Uzaklardasın' techno olunca...
Türk musikisi eserleri, 'taş plak sesli' Sema'nın vokalleri ve DJ Kaan Düzarat'ın düzenlemeleriyle yepyeni bir hal alıyor. Elektronik altyapılarla yeniden yorumlanan parçalardan oluşan Hariçten Gazel Okumak Yasaktır adlı gösteri çarşamba garajistanbul'da..
İLİŞKİLİ HABERLER
'Şimdi Uzaklardasın' techno olunca...
Biri, Türkiye'nin 'taş plak sesli kadın' olarak tanıdığı Sema. Klasik Türk musikisi eserlerini, inanılmaz sesiyle yorumlayan Sema için dünya basını 'Türkiye'nin sufi divası' yorumunu yapıyor. Diğeri ise Dinamo 103.8 DJ'lerinden Kaan Düzarat. Türkiye'nin birçok şehrinin yanı sıra Hollanda, Polonya, Romanya ve Macaristan gibi ülkelerde de çalmış, elektronik müziğe gönül vermiş bir müzik adamı. Farklı müzik altyapılarına sahip bu ikiliyi bir araya getiren ise Hariçten Gazel Okumak Yasaktır adlı gösteri oldu. 16 Mayıs Çarşamba günü garajistanbul'da, seyirciyle ilk kez buluşacak olan gösteride, hepimizin aşina olduğu musiki eserler, elektronik altyapılarla yeniden yorumlanacak. Bir başka deyişle Duydum ki Unutmuşsun'u elektronika, Şimdi Uzaklardasın'ı techno, Ayaş Yolları'nı ise minimal dinleyebileceğiz. Türk Sanat Müziği parçalarını sadece dinlemek yerine, onlarla dans bile edebileceğiz. Gösteri bununla da bitmiyor; yani sadece bir konser değil. Video-art'ı, dijital müziğin sahneye konuşu ve ışığı ile bir bütün. Projenin fikir babaları, garajistanbul'un kurucuları Övül ve Mustafa Avkıran, Hariçten Gazel Okumak Yasaktır'ın bir 'musiki tiyatora' (müzik tiyatro) olduğunu söylüyorlar. Mekânlarını hiçbir zaman klasik tiyatro olarak görmeyen Avkıran çifti müzik, tiyatro, dans ve modern sanatların tek bir potada eritilmeleri gerektiğine inanıyor. Sema Hanım ise gösterinin isminin nereden geldiğini şöyle anlatıyor: "Bu ismi bulan, projeye en başından beri gönül veren, Mustafa Avkıran. 'Hariçten Gazel Okumak Yasaktır' çocukluğumuzdan beri belleklerimizde olan bir cümle. Yani aslında 'Hariçten katılın, ama bozmayın' gibi. Bir de tabii ki Ara Güler'in dünyaya yayılmış o fotoğrafı var; saz heyeti ve şarkıcılar tam bir uyum içindedir, çünkü arkalarında çok güzel bir pankart vardır: 'Hariçten gazel okumak yasaktır'."
GENÇ OLSAYDI...
Kaan Düzarat ve Sema Hanım, yine Avkıran çifti sayesinde bir araya gelmiş. Proje Düzarat'a, "Ne tiyatro ne de konser. Hepimizin bildiği, kadehleri kaldırıp hep bir ağızdan söylediğimiz şarkılara biraz müdahale edilecek," diye anlatılmış. İşitselin yanı sıra görsel boyutun da bulunması, ve 'işin içindekilerin tiyatrocular olması', Düzarat'ı daha da etkilemiş. Ama yine de biraz çekinmiş: "Daha önce dinlediğim, sevdiğim, fakat çok da bilgi sahibi olmadığım bir müziğe dokunacaktım. Serbestçe düzenleyebilecek olmam beni biraz rahatlattı." Düzarat, Türk musikisi hakkında kendisini ne kadar donanımlı bulmuyorsa, Sema Hanım da elektronik müziğe çok yakın olmadığını söylüyor ve devam ediyor: "Ben melodi ve söz ağırlıklı duyguya giren bir şarkıcıyım. Çocukluğumdan beri Anadolu ezgileri, klasik Türk sanat ve tasavvuf müziğiyle beslendim. Berlin maceramda ise dünya müzikleri olmazsa olmazlarım arasındaydı." Ama Sema Hanım'ın 'arayan' ve çoğu zaman da, 'bulan' bir yanı var. Mesela bugün 20 yaşında olsa hip-hop yapacağını söylüyor. "Veya bayıldığım reagge müziğine dalardım, blues söylerdim," diyor. İlk çalışmaları garajistanbul'da dinlemeye başladıklarında, orada prova yapan gençlerin bayıldığını anlatan Sema Hanım, "Ninelerinden dinledikleri melodilerin bambaşka yorumlarını duymak hoşlarına gitti," diyor. Mevcut dinleyicisini biraz yorabileceğini de düşünmüyor değil, ama yine de umutlu: "Benim dinleyicim yeniliklere açıktır, ufukları geniştir. Ayrıca dinleyici kitlemi genişletebilirsem ne mutlu bana!" Kaan Düzarat da şarkılarla ilgili olarak "Taş plak sesli' Sema'nın vokalleri ve oyuncu gırtlağıyla tam da istediğimiz gibi ilginç bir hal aldılar," yorumunu yapıyor. Musiki eserleri alıştığı gibi dinlemek isteyenlere saygı duyduğunu belirten Düzarat, "Neticede bu bir gösteri," diyor ve şöyle devam ediyor: "Eminim ki, yaş ya da ilgi alanları itibariyle kendi müziğine uzak kalan gençler, yaptığımıza kulak kabartacaktır." Düzarat, 1960 sonları ve 70 başlarında türkülerimizin funk-jazz türünde çok güzel yorumlandığının da altını çiziyor: "Bir dönem çok da güzel adapte etmişiz müziğimizi dünya müziğine. Birçok ülkede DJ'ler ve plak şirketleri ve hatta müzikseverler, o dönemin halk müziği yorumlarını çok beğenir. Örneğin Barış Manço'nun Gönül Dağı'na ve Ferdi Özbeğen'in Köprüden Geçti Gelin'ine tutulmuş durumdalar. Bu nedenle klasik olanı korumak, bozmak gibi tartışmaları geride bırakmamız lazım."
İLİŞKİLİ HABERLER
'Şimdi Uzaklardasın' techno olunca...
Yayın tarihi: 12 Mayıs 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/12/ct/haber,46C5B0900A1E4D299A2F857C956611CB.html
Tüm hakları saklıdır.