Şimdiye kadar onun gibi yakışıklı birağa görmemişti milletimiz. Sadece yakışıklı değildi üstelik bu ağa; duyarlıydı, duygusaldı. Beyaz camın arkasından öyle bir bakış fırlatıyordu ki, insan bu an hiç bitmesin istiyordu.
Sıla'nın ağası Mehmet Akif Alakurt HÜLYA dergisine konuk ettik. Onu tanıyınca, adam gibi adam olduğuna karar verdik.
Şükür kavuşturana...
Evet, bence de şükür kavuşturana. Bayağı zorlu bir röportaj serüvenimiz
oldu seninle. Herhalde Tom Cruise'la olsaydı, şimdiye kadar yapmıştın.
"Sıla" yoğun gidiyor, neredeyse nefes alamıyorsunuz. Hayatınızı sadece "Sıla" dolduruyor olmalı.
Yüzde 50'sini "Sıla" dolduruyor. Sonrasında yapacağım şeyler kafamı
daha çok meşgul ediyor. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum, insanlarla
görüşüyorum. Hayatta strateji denen şey önemli.
Ne için bu stratejiler, kafa yormalar?
Sinema için. Aklımda olan şey bu, çok istiyorum sinema açıkçası. İşte ben bu karakteri oynamalıyım diyeceğim senaryoyu bekliyorum.
"Sıla" zirvede gidiyor, gazeteler dizinin ve sizin başarınızdan söz
ediyor. Siz nasıl görüyorsunuz, bu dizi sizin için bir basamak mı?
Basamak olarak görmedim açıkçası.Keyif alıyorum Boran'ı oynamaktan.
Ama dizi işleri bir yerden sonra rutine giriyor. Biz uzun soluklu bir
yola çıktık. Sonuçta ortada bir başarı var. Başarı devam ettiği ve insanlar
talep ettiği sürece bu iş sürecek. Halk beğenmese devam etmez zaten.
Tamam da bir taraftan da bakıyorsun, konular kendini tekrar etmeye başlıyor. Halk beğeniyorsa uzatalım gibi bir durum oluyor sanki.
Yok, böyle bir şey olduğunu ben zannetmiyorum. Eğer tekrara düşüyorsa da senaristlerin hatasıdır.
"Hacı", iddialı bir yapımdı ve aslında siz esas orada fark edildiniz.
Gerçi ben Best Model seçilerek daha önce fark edilmiştim. Ama oyunculuk adına en iyi performansımı o dizide gösterdim. Aslında "Hacı"daki Ahmet
karakteri o kadar etkin bir karakter değildi. Orada bizim oyunculuk
yeteneğimizle öne çıktı. Zaten onun üzerine beş tane teklif aldım.
Yolunuzu açtı yani...
Evet, zaten hayatta da böyledir. Doğru yolda gidiyorsan, karşılığını
alırsın. Mümkün mertebe işini şansa bırakmamak lazım. Aklımın el verdiği
doğrultuda, inandığım işe gidiyorum.
27 yaşındasınız, ama çok daha olgun görünüyorsunuz. Siz kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?
Öyle görüyorsanız ne güzel. Bu biraz hayata bakış açısıyla alakalı. Hoppa
bir insan değilim. 15 yaşındayken 20 yaşında gibi gösterdiğim söylenirdi,
şimdi de 35 yaşında bir insanın düşüncelerine sahibim. Hayata o
olgunlukta bakıyorum.
Hayatta sizi bu kadar olgunlaştıran ne oldu?
Ailem beni böyle yetiştirdi. Çok küçük yaşımda, çok büyük şeyler söylediler. Tabii onların anlatmasıyla olacak değil, demek ki benim karakterim de buna yatkınmış.
Yola çıkarken ne yapmak istediğinizi bilerek mi devam ettiniz?
Aslında biraz şans eseri model olmaya karar vermişsiniz.
İnsanların ideallerinin oluştuğu zamanlar vardır ya, modellik öyle bir zamanda gelişti. Televizyonda bir modellik yarışmasını gördüm ve "Benim Best Model Türkiye olmam gerekiyor" dedim. O günden sonra bu işi nasıl yapabileceğimle alâkalı kafa yormaya başladım ve oldum.
Herkes televizyonda gördüğü bir şeyden etkilenir de, amacına bu
kadar kolay ulaşamaz. İdealinize ulaşmak hiç kapı çaldınız mı?
Hayatta şans ve inanç çok önemli.Eğer temiz kalpliysen, Allah karşına
çıkarıyor. Tabii fırsatları da iyi değerlendirmek lazım. Kararımı
verdikten sonra hemen gidip ajansa kaydoldum. İki ay sonra Best Model
teklifi geldi. Yani, ben kimsenin kapısına gitmedim, onlar teklif etti.
Televizyonda bu yarışmayı seyretmemiş olsaydınız, sizce şimdi
ne yapıyor olurdunuz?
Muhtemelen baba mesleğini devam ettirirdim; ticaretle uğraşırdım. Ama
hayat ne kadar garip değil mi, bir an, hayatınızın tamam ını etkileyebiliyor.
Üniversiteye gitmek gibi bir planınız yok muydu?
Askerden sonra düşünüyordum. Ama öncesinde modellik işin içine girince
tamamen oraya yoğunlaştım. Bu arada üniversiteyi atlayıp, geçmiş oldum.
Oyunculuk neden sonra idealiniz oldu, size ilk kim senaryo ile geldi?
İlk olarak Gold filmden Faruk Turgut geldi, "Kırık Ayna" dizisi için. Benim
idealim modellikti ve yurtdışında bir röportaj şeyler yapmak istiyordum; aslında hâlâ daha istiyorum. Paris'te bir defileye çıkmak hayallerimden biri.
18 yaşında, sıradan bir hayattan renkli bir dünyanın içine girmek
nasıldı, modellik yıllarınız nasıl geçti?
Ben işimi yaptım. Podyuma çıkmak çok keyifliydi. Işıltılı hayatlarla, güzel
mekânlarla işim olmadı. Model olmaya karar verip olmuşsunuz, ardından başroller gelmiş.
Her şey göründüğü gibi sorunsuz mu ilerledi, sizi vazgeçme noktasına getiren, zorlayan şeyler yaşamadınız mı?
Hiçbir şey kolay olmadı tabii. İşin arka tarafında bir sürü şey var. Bu
yolda ilerlemek için çok iradeli olmak gerekiyor. İnandığım bir söz
vardır: "Yerde değilsen kimse üstüne basamaz." Ben hiçbir zaman yerde
olmadım. Birçok kez düşme noktasına geldim. Ayağımın tökezlediği, endişe yaşadığım zamanlar da oldu. Ama zorluklar beni hep daha güçlü kıldı.
Bu meslekte neler zorlar insanı?
Kendinizi daha güçlü hissetmenizi sağlayacak neler yaşadınız?
İnsanlar zorlar. Benim güzel bir dünyam var, kendi içimde çok
mutluyum. Ama bunu yıkmak isteyenler oluyor. Hayattan her zaman
faydalı şeyler istemişimdir, kimseye zararım olmaz. Ama insanoğlu bunları
zorluyor, zorlaştırıyor. Kendilerinin huzursuz dünyaları olduğu için,
başkalarını da o dünyanın içine çekmeye çalışıyor. İnsanlar dünyaya
her zaman tertemiz gelirler; insanı, insanlar kirletir.
Nerede, nasıl eğlenirsiniz?
Her yerde eğlenirim. Bir kafede otururken bile... Bir dünya politikasıvar: "Bugün cumartesi, gece dışarı çıkacaksın ve eğleneceksin!" deniyor,insanlar da buna itaat ediyor. Ben bunu reddediyorum. İçimden gelmediği sürece, biz genciz, gece çıkmalıyız, içki içip eğlenmeliyiz, kızlarla beraber olmalıyız diye bir şey yok. Zorlama şeyler bana
ters. Dün akşam evimde film seyrettim, playstation oynadım; çok eğlendim. Bazen de hiç eğlenmiyorum. En büyük idealim dünyadan huzurlu bir şekilde göçüp gitmek. Para pul için yaşayan biri değilim.
Sizin için ne kadar önemli para?
Hiç önemli değil. Ama hayatta istediğim bazı şeyler var ve maalesef parayla satın alınıyorlar.Kazandığınız parayı kolay harcar mısınız?
İhtiyacım olan şeyi alırım. Onun dışında "Paramız var, yiyelim arkadaşlar" gibi birdurum yok. Aldığım şeyin bana ne kadar katkısı olacak diye bakıyorum. Çok istediğim bir şeyin ne kadar olduğu da çok önemli değildir.
Hayattaki lüksleriniz ne?
Seyahat etmek. Birkaç yer dolaştım. Bu yaz da İspanya'ya ve Afrika'ya gitmek istiyorum.
Popülariteniz aşk hayatınızı nasıl etkiliyor? Anketlerde en yakışıklılar arasında gösteriliyorsunuz. Bunlar egonuzu da okşuyordur...
Bu işler, çok tehlikeli işler. Kimseyi tanımıyorsun ama seni herkes tanıyor. Bu işlere girmeden önce dikkat çekmeyen biriysen ve bu işlerden sonra insanlar sana ilgi göstermeye başladıysa, onun sersemliğini yaşayabilirsin. Bunu önemsemekle de alakalı. Bazı insanlar bir mekâna girdiğinde itibar görmek ister. Ama benim hiçbir zaman öyle dertlerim olmadı. Ben kişiliğime gösterilen saygıyla ilgileniyorum, yakışıklılığıma gösterilen itibarla değil.
Âşık olduğunuz kadınların genellikle ortak özelliği nedir, Mehmet Akif neye âşık olur?
Bağlılığa ve kendine güvene. En önemlisi de zaafsız olamaya. Ben zaafa katlanamıyorum.
Bununla ilgili yaşadığınız bir şeyler olmalı. Bunu her röportajınızda söylüyorsunuz, nasıl zararını gördünüz, ne yaşadınız?
Yaşamakla alâkalı değil, görüyorsunuz zaten. Bir kere içinde bulunduğu durumdan memnun olmalı. Bu memnuniyetsizliği hissedersin. Zaafı olan insanı kandırmak kolaydır, o zaafını bilmek yeterli.
Peki, siz ilişki içindeyken nasıl biri oluyorsunuz?
Benim yanımdaki kadın her zaman güvendedir. Hak ettiği her şeyi vermeye çalışırım; elimden geldiği ölçüde. İlgi, şefkat, her şeyi...Erkekler genelde sevgilerini gösteremez diye biliriz. Ben gösteririm, öyle bir poz durumum yoktur.
Bir kadın sizi nasıl mutlu eder?
Nasıl mutlu eder biliyor musun,içtenliğiyle. Ama gözlerinde çakallık varsa, benimle zekâ yarışına giriyorsa, hayatımda yeri olamaz.Biraz daha anaç kadınlar ilginizi çekiyor sanki. Sevgiliniz gömleğinizi ütülesin, sofranızı hazırlasın...
Eğer onun yapması gerekiyorsa o yapsın. Yeri gelir, ben de yaparım.Ama genel anlamda hoşuma gider sabah kahvaltının hazır olması,yemeğin yapılması...
Siz bunun karşılığını nasıl verirsiniz?
Ben de kahvaltı sırasında çay doldururum (gülüyor). At gözlüğüyle bakan bir insan değilim hayata. Mesela, bazen hata yaparım ve özür dilemeyi de bilirim. Aslında hata yapmak bana yasak. Çünkü ben kendikendimi yiyip bitiriyorum. Uyuyamıyorum, kafam allak bullak oluyor. Onun için kimseyi üzmemeye çalışırım.
"Sıla" dizisinde ilk evlendiğiniz eşinizi canlandıran Leyla Başak, gerçek hayatta sevgiliniz.Nasıl gidiyor ilişkiniz?
Oralara girmeyelim.
İlişkiniz evliliğe doğru gidiyorgibi görünüyor.
Özel hayat yok!
Peki, aşkın sizdeki çağrışımıne?
Bu biraz karışık bir soru.Hep şöyle demişimdir: Karım olacak kişide çocuğumu görmek isterim. Benim için aşk böyle bir şey.
Peki, Leyla da gördünüz mü çocuğunuzu?
Bakacağız (gülüyor)...
Yayın tarihi: 10 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/10//haber,E57FD37E5D8141C2BD3BC7007B96E817.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.