Televizyon, Türkiye'ye çok geç geldi: ABD'den kabaca 25 yıl, Avrupa ortalamasından 15-20 yıl sonra... Bunun topluma getirip götürdükleri, bir gün yapılması gereken apayrı bir inceleme konusudur. Örneğin Yeşilçam'ın 1960- 70'lerdeki patlamasında bu geç kalmış TV'nin rolü araştırılmalı. Bu nedenle, ancak 1974'te Türkiye çapında yayına başlayan TV, belki hiçbir ülkede olmadığı kadar ilgi gördü. Çünkü hızla kentleşme ve sanayileşmeyi yaşayan kalabalık bir toplumda, büyük kitlenin baş eğlencesi olup çıktı. Ayrıca yıllardır Batı'dan gelen duyumlarla bilinen ünlü dizileri, parlak yıldızları ve görsel haberciliğiyle herkesin merak ettiği bir alandı. Birden karşımıza çıkınca, hepimiz şaşırdık ve onun sanki esiri olduk. Bu da TRT'yi, Türk yakın tarihinin en önemli toplumsal kurumlarından biri haline getirdi. Ama o dönemin tek kanallı TV'sinin ardındaki kurumu, yani TRT'yi gerçek anlamda ne kadar tanıyoruz? Onun kendine özgü geçmişini bilmeden, Türkiye'nin televizyon macerasını bilmek de mümkün değil. İşte uzun yıllarını, o kuruma vermiş olan Ömer Serim'in çok ilginç kitabı
Türk Televizyon Tarihi (Epsilon) bunu yapıyor. Ve bin bir ilginç bilgi, anekdot ve olayı hatırlatıyor. Onun hemen yanıbaşına konabilecek bir kitap ise Teoman Yazgan'ın bu kez Ankara Radyosu'nun 1928- 2005 arası tarihine uzandığı
Önce Radyo Vardı eseri (Tekin). Bu kitap da o radyonun Türkiye kültür hayatında oynadığı önemli rolü anlatıyor. Konuyla ilgilenenlere ikisini de içtenlikle tavsiye ederim.
Bugünkü Tüm Yazıları
Radyonun ve tek kanallı TV'nin yılları
Yayın tarihi: 27 Nisan 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/27/cm/haber,D41E4A4F22ED4C628ACFD9AD6B886017.html
Tüm hakları saklıdır.