Öztoprak, çarşamba, cuma ve cumartesi geceleri Bağdat Caddesi’nde ‘3.14’ isimli mekanda sahne alıyor. Ünlü şarkıcı orkestra arkadaşları Kaan Öztürk, Fuat Bostancı ve Saim Ünal (soldan sağa) ile kader birliği yaptığını söylüyor.
Eşimi aldatmadım diye bir kenara bırakıldım
SONAT BAHAR - HABER MERKEZİ
'Tam Karşındayım' adlı albümüyle müziğe dönüş yapan Bora Öztoprak oyuncu Çiçek Dilligil'le yaptığı mutlu evlilliğin meslek hayatında büyük bir dezavantaj yarattığını açıkladı: Evlendiğimizde ve çocuk yaptığımızda yer yerinden oynadı. Ama sonra eşimi aldatmadığım ya da ondan boşanmadığım için medya beni 'gereksiz bir ayrıntı' gibi bir kenara bıraktı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Eşimi aldatmadım diye bir kenara bırakıldım
Bora Öztoprak bir dönemin pop idollerinden biriydi. Ama hiçbir zaman konserlerinde kızların kendilerini yerden yere attığı bir sanatçı olamadı. Çünkü o bir popstar gibi değil, sıradan biri gibi yaşamayı tercih etti. Tiyatrocu Çiçek Dilligil ile 10 yıl önce yaptığı evlilik yolunda gidince, magazin dünyasının da ona ilgisi bir hayli azaldı. Öztoprak beş yıl süren suskunluğunu nihayet 'Tam Karşındayım' adlı albümüyle bozdu. 'Romantik müziğin prensi' tadından uzak, hareketli bir albümle piyasaya hızlı bir giriş yaptı. Albümünü de geçen yıl kaybettiği babasına ithaf etti. Öztoprak'la zaman zaman eşi Çiçek Dilligil'in de dahil olduğu keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
ROMANTİK PRENS DEĞİLİM
* Bu albümün farkı ne?
Belirgin farkları var önceki albümlerimden. Bundan önce beklediğim şeyleri yapamamıştım teknik olarak. Bu kez prodüktörüm Metin Soltay, aranjörüm Fuat Bostancı ve mikslerimizi yapan Soner Kıvanç istediğimin de üstünde teknik bilgiye sahipti. Teknik anlamda üst düzey bir albüm oldu. Repertuvar anlamında da beni tatmin etti. 'Romantik müziğin prensi Bora Öztoprak'tan sıyrıldım bu albümde. Gerçi sözler, yorum ve sesteki o romantiklik sürüyor ama şarkılarda yok.
* Romantik müziğin prensi olarak anılmak sizi rahatsız mı ediyordu?
Rahatsız etmiyor ama bir konser teklifi geldiğinde, 'Öztoprak çok ağır adam' deyip beni tercih etmiyorlardı. Oysa ki ben sahnede öyle değilim. Ama o imaj bir kere oturdu mu kurtulamıyorsun.
* Niye bu denli uzun bir ara verdiniz?
Aslında albüm yapmayacağıma yemin etmiştim. 75 yaşında albüm yapmaya karar vermiştim. (Gülüyor) 'Gidiyorum' albümümü yapan firmanın çok şeker bir sahibi vardı ama çevresi ve parası yoktu. Bu tür bahanelerin altında albümlerim kenarda kaldı. Zamanla iyi satsalar da çıkışları sönük oldu. 'Niye bu kadar şanssızım' dedim. Büyük bir rüzgarla çıkmayacaksam albüm yapmayacağım diye yemin ettim.
* Evliliğiniz sizin için dezavantaj oldu mu?
Magazin anlamında evet çünkü artık ilgilerini çekmiyorum. Popçuyla oyuncu evlendiği zaman kıyamet kopuyor, ana haberlere bile çıkmıştık. Çocuğumuz oldu bir kıyamet de öyle koptu. Ama üçüncü senenin sonunda boşanmadığımız ya da ben Çiçek'i aldatmadığım için gereksiz bir ayrıntı olarak kenarda kaldık. Çocuk kenarda ağlamıyor, ezik bir hayat hikayesi yok ortada... Halkın kalbinde ise karı-koca çok güzel bir yer edindik... Genç kızların odalarına posterini astığı bir tip de olmadım hiçbir zaman. Çiçek Dilligil: Bu tip reklamların maddi karşılığını mankenler alıyor. Müzikte albümlerin bu yolla sattığına inanmıyorum. Ama beş sene sonra Bora'nın albüm çıkarttığının bilinmesi için basında yer alması şart. Albümü tanıtmak için illa bir abukluk mu yapmak lazım?
GÖÇER TOPLUMA 'MAL' OLDU
* Albüm çıkaranlar mutlaka magazine bir malzeme veriyor. Böyle bir kaygınız oldu mu?
B.Ö.: Bir dönem Hülya Avşar'a laf atmak modaydı. Ama biz bayılıyoruz ona. Gülben Ergen'e çamur atalım desen, onu da çok seviyoruz. Ferhat Göçer var eleştirebileceğim, onu da eleştirirsem yanlış anlayacaklar.
Ç.D.: O fazlaca topluma mal oldu... B.Ö.: Bizi aile olarak programlara davet ediyorlar. 'Gelmeyelim' diyoruz. Aile olarak programlarda görünmek utanç kaynağı oldu. Ç.D.: Bu işe senelerini vermiş insanlara, Kayahan'a bile bu yaftayı yapıştırabiliyorlarsa çekirdek gibi yerler bizi. Artık 'torba değil ki büzesin' durumu geçmiş, ipi kalmamış torbanın.
* Hiçbir dönem çok iddialı bir isim olmadınız. Bu bir tercih miydi?
Elimde gitarla ilk kez sahneye çıktığımda gardırobumda hangi gömlek varsa onu giydim. İmaj-maker'ım olmadı, nasıl bir pop ilahı olmalıyım diye bir çabam da yoktu ve hâlâ yok.
* İçinizden gelen eleştirileri reklam olarak algılanır kaygısıyla dile getirmeye korktuğunuz oluyor mu hiç?
B.Ö.: Bir konuşsam neler çıkar ağzımdan. Beş yıl önce bıraktığım nokta daha temizdi, gerçek düşünceni ifade ettiğinde eleştiri olarak algılanıyordu. Şimdi reklam olarak algılanıyor. Mesela Tarkan-Mustafa Sandal çekişmesi vardı ama düzeysiz değildi. Hakaret yoktu. Ç.D.: Topluma mâl olmadaki a'nın üzerindeki şapka kalktı. Artık sanatçı topluma mal oluyor.
YALIN, 'MOR VE ÖTESİ' ÇOK İYİ
* Yeni jenerasyonda beğendiğiniz ve beğenmediğiniz isimler kimler?
Yalın'ı çok beğeniyorum. Şu çamurun içinde çok samimi bir ses. Emre Aydın yeni kuşağın en iyilerinden; tek kusuru 's'leri 'ş' diye söylüyor. Bu çocukların şarkılarını sahnede söylediğimde ortalık yıkılıyor. Vokalist var çok iyi. 'Mor ve Ötesi'ne çok hayranım.
* Ya eleştirdikleriniz...
(Oğlu Ardahan içeriden, 'Ferhat Göçer' diye sesleniyor...) Çocuktan al haberi... Ferhat belli bir çevrenin tercih ettiği bir sanatçıydı. Sonra, 'Ben Türkiye'nin en büyük tenoruyum' dedi. Kendisi durup bir 'Estağfurullah' demeli. Türkiye'nin en büyük tenoruyum diyor... Ajda Pekkan, Sezen Aksu bile Türkiye'nin en büyük şarkıcısıyım demiyor. Kayahan gibi bir ustayla atışması gereksiz oldu. Onun buna ihtiyacı yoktu. Belki de bunlara gerek var da ben mi bilmiyorum?
İLİŞKİLİ HABERLER
Eşimi aldatmadım diye bir kenara bırakıldım
Yayın tarihi: 26 Nisan 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/26/gny/haber,38150A0E7F1E4EFCA68E376F92735353.html
Tüm hakları saklıdır.