|
|
Bilge kişilik yine sahnede
Sıkıldı. Kim bilir, belki de son yaptıklarından, söylediklerinden, düştüğü durumlardan sonra kendini izlerken utandı. "Bir süre kendimi sizden mahrum edeceğim," dedi ve gitti. Bizi bilgeliğinden, ortaya attığı boyu aşan fikirlerinden, sahte kahkahalarından gerçekten de yoksun bıraktı. Fakat biz tam derin bir 'ohh' çekecektik ki dayanamadı, geri döndü. Hülya Avşar'dan söz ediyorum, dememe gerek var mı? Kalemini oynatmış yine... Kendi adını taşıyan dergide, ikinci eşlerin neden daha kıymetli olduğunu irdelemiş! "Siz istediğiniz kadar fedakârlık yapın, adamı el üstünde tutun, o gider bir başkasını baş tacı eder," demiş. Son delirmesi de bu yüzdendi zahir... Bir bayram günü Kaya'yla Feraye'nin el ele gönül gönüle verdikleri röportajdan sonra hayır etmemişti. İpin ucu kaçtı, önce ağzında sakız, bir el belde, magazin muhabirlerine daldı! Sonra da arabada, Ebru Gündeş'in Kaçak'ını dinleyip 'anıra anıra' ağladı! Bütün bunları biz uydurmuyoruz, ayrıntıları kendi çıkıp, Fatih Altaylı'ya milyonların gözü önünde anlattı.
*** Neyse biz Hülya'nın oltasına bir kez daha atlayalım ve yem olarak taktığı konuya seve seve gelelim. Çünkü bu mevzu önemli.. İkinci eşler konusu yani... İlla belediyenin şahitliğinde gerçekleşen sevişmeler de olması şart değil. 'İkinci ciddi ilişkiler' diyelim biz ona... Hülya, "İkinci kadınlar daha şanslı oluyor," demiş ama aslında kadını erkeği de yoktur bunun. İkinci kadınlar ne kadar şanslıysa, ikinci adamlar da o kadar ballı oluyor. Çünkü kadının, ilki tarafından, gazı iyice alınmış oluyor. Bir nevi ön lisans... Doktora çok daha eğlenceli ve kolay geçiyor. Çünkü bütün sancılı sınavlar birincide atlatılmış ve ilişki bittiğinde elde iyi kötü bir diploma kalmış oluyor. Zaten insan, aynı kıskançlık krizlerini, aynı paranoyaları, aynı 'Dedektif Nick' serüvenlerini, aynı kaprisleri, aynı küslükleri, ikinci kez yaşamaya derman bulamıyor. İstesen de olmuyor. Bir genişlik, bir rahatlık, bir huzur!
*** Ama tabii ikincilerle yaşanan ilişkilerde başka şeyler de olmuyor: Aynı tutku, aynı heyecan, aynı yürek çarpıntısı, aynı mide krampları da artık uğramıyor. Yani uzun lafın kısası, ikincilere hep 'posalar' kalıyor. Bu yüzden ne Hülya ne de adamını-kadınını, bir başkasına kaptıranlar (akıllı atar, deli kapar, bu da değişmez kural!) içlerini serin tutsunlar... Birinciler, birbirlerinin damarlarına girmiştir bir kere... İkinciler, isteseler de çıkaramazlar!
|