|
|
|
|
|
|
Balerin olamadım diye çok ağlamıştım
'Buzda Dans' yarışmasıyla bir anda dikkatleri üzerine toplayan Zeynep Tokuş, kendisiyle ilgili merak edilenleri Marie Claire'in nisan sayısında modacı Enci Teker'e anlattı: Balerin olamadım diye çok ağlamıştım....
Marie Claire dergisi, nisan sayısında 'Buzda Dans' yarışmasının birincisi Zeynep Tokuş'a geniş yer ayırdı. 1998 yılında düzenlenen Türkiye Güzellik Yarışması'nda birinci seçilen Tokuş, oyunculuk, evlilik ve annelik derken yıllar sonra bir televizyon programı sayesinde hayalini gerçekleştirdi ve 'Buzlar Kraliçesi' seçildi. Zeynep Tokuş tüm yaşadıklarını programda kıyafetlerini tasarlayan modacı Enci Teker'e anlattı.
* Kendinizden bahseder misiniz? Ben Ankara doğumluyum. Lisede İzmir'e gittim. Üniversiteyi Ankara'da okudum. Bilkent Grafik Tasarımı mezunuyum. Ama moda tasarımcısı olmak istiyordum. Moda kursuna gittim, Ankara'da kendi kendime elbise dikip satmaya çalıştım ama yaptıklarım kırmızı, mor ve 36 bedendi. Dolayısıyla Ankara'da herkes 40 beden olduğu ve siyah giydiği için... Dikiş tutturamadım ve İstanbul'a gelmek istedim. Babam izin vermedi. Güzellik yarışmasına sırf o sebepten girmek istedim.
* Kaç kardeşsiniz. Size benzerler mi? İki tane ablam var. Biri final gecesi geldi beni izlemeye; o çok benziyor. Arabadan indi, saçları da kısadır, Fatih Bey ben saçlarımı kestirdim zannetti. O kadar benziyor bana. Aslında 8 yaş büyük ama bana 'Kardeşin mi?' diye soruyorlar, sinir oluyorum.
* Kız kardeşlerinizden dolayı kızlarla daha mı iyi anlaşırsınız? Arkadaşlarınız kızlar mıdır hep? Yok, aksine arkadaş gibi düşünürsek erkek çocuklarıyla daha çok oynardım; futbol oynamayı severdim. Erkeklerle daha iyi anlaşırım normal şartlarda.
* Giyim tarzı olarak neyi seviyorsunuz? Günlük kıyafetlerde rahat olmayı istiyorum ama bir yandan feminen gözükmeyi severim. Mesela lastik ayakkabı giyeyim, üstüne yırtık kot giyeyim. Hiç öyle bir tarzım yoktur, hatta sevmem. Aksine topuklu ayakkabı çok severim. Gerçekten hiç vazgeçmek istemediğim bir şeydir.
* Peki neden topuklu ayakkabı... Elimde değil; belki annem hiç topuklu ayakkabı giymezdi, o yüzden özendim. Benim küçük bir ayakkabı koleksiyonum var, biblolarını biriktiriyorum. Çünkü ayakkabı al, al, al, nereye kadar? Bir sonu yok. O yüzden hiç değilse biblolarını biriktireyim dedim.
* Kaç ayakkabınız vardır? Bilmiyorum çok vardır ama hiç saymadım. Attığım, ayıkladığım oldu. Aslında pek ayakkabı atmam da... İlk kazandığım parayla aldığım ayakkabıyı hala saklıyorum.
AYAKKABI SEVERİM * Eşinize, çocuğunuza siz mi alışveriş yapıyorsunuz? Hayır; erkek alışverişinde çok iyi olduğuma inanmıyorum. Gözüme kestirdiğim şeyler vardır ama bedeni konusunda falan biraz zayıfımdır. Alp zaten bu konularda çok zevkli, çok güzel şeyler alıyor, almayı seviyor. Bana daha da güzel şeyler alıyor.
* Size ayakkabı alıyor mu? Alıyor; hem de muhteşem... Sahip olduğum en güzel ayakkabıları o almıştır bana. Bulur, çok rahat olur, ayağıma tıpatıp uyar ve çok severim o ayakkabıları.
* Buz pateni yaparken; 'Bu benim çocukluk hayalimdi' dediniz. Gerçekleştirmek istediğiniz başka hayaliniz var mı? En büyük hayalimdi buz pateni yapmak; çok istiyordum. Ama 20 yıl geçti ve hiç aklıma gelmedi. Bunu nasıl unuttum bilmiyorum. Ancak bu teklif geldiğinde 'Bu benim çocukluk hayalimdi' dedim.
* Bale yaptınız mı? Annem beni baleye götürdü. Oradaki öğretmen dedi ki anneme; 'Al sen bu çocuğu geri götür. Bundan balerin olmaz. Boyu çok uzun; ne partneri olur, ne başrol oynayabilir!' Ağlaya ağlaya eve döndüm.
* Kadınlar için hem çalışmak, hem evlenmek hem de çocuk sahibi olmak zor değil mi? 'Kariyer de yaparım, çocuk da' lafı çok zor. Çoğu zaman ben de onun sıkıntısını yaşıyorum. Birinden biraz kısman gerekiyor. Anneliğini doyasıya yaşamak istiyorsan, o zaman işinden feragat etmen gerekiyor. Eğer işini doyasıya yapmak istiyorsan, o zaman çocuk olmaması gerekiyor. Eğer dengeye oturtup çalışan anne kıvamında bir anne ve bir anne kıvamında çalışan bir kadın konumuna düşmeyi kabul ediyorsan o zaman idare edebiliyorsun. Ama her şey dört dörtlük olmuyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|