| |
|
|
Biz de İstanbul'u seviyoruz ama..
NE güzel düşünce, ne güzel film.. Paris Seni Seviyorum!.. Paris Je t'aime!.. Paris I love you!.. Dünyanın 20 yönetmenine Paris'in 20 semtinde geçen 20 öykü için beşer dakika vermişler.. Bu film ortaya çıkmış.. (Filmlerden ikisi kullanılmamış piyasaya çıkarken. Sebebini ben de merak ettim, ama öğrenemedim.) Ne şirin öyküler.. Çıkarken, Atilla Dorsay gibi düşünüyordum.. Dünya güzeli İstanbul.. 2010 Avrupa Kültür Merkezi.. Peki biz niye böyle bir şeyi akla getirmez "Ey Güzel İstanbul" diye bir film yapmayız, Üsküdar'da, Sarıyer'de, Taksim, Beykoz, Emirgân'da geçen öykülerle.. Bu bir politika işi çünkü.. Hani nerde o politika?.
Haylaz gençler, yol kenarına oturmuş, gelen geçen kıza laf atıyorlar.. Bunlardan biri Paris'teki azınlıktan bir Müslüman kızı.. Ayağı takılınca düşüyor. Gençlerden biri yardım ediyor. Konuşmaya başlıyorlar.. Kızın başında eşarp var. Bizimkiler gibi sıkma baş değil, sakın ha.. Başına öylesi konmuş bir eşarp, biraz sallanınca düşüyor zaten.. Kız da çırpınmıyor anında örtünmek için.. Oğlana anlatıyor, eşarbın sebebini.. "Bu tamamen benim kendi tercihim. Kimse zorlamadı. Bu eşarp benim inancımın simgesi.. Onun varlığı bana inancımı hatırlatıyor, bu da bana güven hissi veriyor!.." Hele Paris'te, hele de orda, geçen yıl ekranda izledik, isyanlara sebep olan azınlık ezilmesi içinde, sadece, renk, millet olarak değil, din bakımından da farklı olunca, azınlıktan birinin böyle bir güven duyusuna ihtiyacı var. Duyduğum en güzel, örtünme açıklaması..
"Dinle" diyor, kadın.. "Dinle.. Öyle zamanlar vardır ki, hayat değişim çağrısı yapar. Mevsimler gibi bir geçiş çağırır. İlkbaharımız harikuladeydi. Yazımız da geçti. Ve son baharı atladık, Şimdi aniden kış bastırdı. Soğuk.. Öyle soğuk ki her şey donuyor. Aşkımız uykuya daldı ve kar sürpriz yaparak her yeri kapladı. Ama eğer karda uyuya kalırsan, ölümün geldiğini hissetmezsin.." Nathalie Portman anlatıyor aşkı bu sözlerle erkeğine.. Ne güzel değil mi, o da.. Filmde güzellikler çok.. Ama en güzeli Paris.. Paris'i sımsıcak seviyorsunuz..
Gazeteciliğimizin ilk yıllarında bizim servisin canavarlarından Yaşar Güngör, Paris'e gitmişti, doktora yapmaya.. Gazeteciliğe de devam etti. Oradan enfes bir dizi yazı hazırlamıştı.. Hele o zamanlar insanımız pek dışa gezi imkânı bulamadığından, gezi dizileri büyük ilgi çekerken.. Paris'i enfes anlatmıştı, Yeni Gün'de, Yaşar.. Dizinin adı ilgimi çekmişti ilk, herkes gibi.. Paris, Bir Garip Adam!.. Bir kent, nasıl ve neden "Adam" olurdu?. Filmi izlerken, Yaşar'ı hatırladım.. "Paris Je t'aime"in baş rolünde Paris var. 18 öykünün hepsinde olan tek adam.. Bir garip adam.. Yaşa Yaşar!.. Selam Yaşar!.. Bir vakit ayırın, muhakkak gidin..
|