Soyağacınız için vakit harcamayın çıkartamazsınız
Okuyucularımdan her gün dünya kadar eposta alıyorum ve bunların bir kısmı, soy-sop araştırmaları konusunda oluyor. Mesajlarda ortak bir merak ve şikâyet var: Soyağaçlarını çıkartmak istemişler, nüfus dairesinde araştırma yapmışlar, eski Türkçe kayıtları da okutmuşlar ama dört yahut beş nesilden geriye gidememişler. Arşivimde aile büyükleri hakkında belge olup olmadığını soruyor ve atalarını bulabilmek için yardımımı istiyorlar. Hemen söyleyeyim: Boş yere uğraşmayın, bulamazsınız! Eğer zengin ve faaliyetini hâlâ devam ettiren vakıfların sahibi olan bir aileye mensup değilseniz, şansınız varsa sadece dört, haydi bilemediniz beş nesil öncesine kadar gider ama orada kalırsınız. Sebep, Osmanlı Türkiyesi'nde bugünkü şekilde bir nüfus kayıt sisteminin bulunmamasıdır ve bu iş bütün doğu dünyasında böyledir. Nüfus sayımları bizde gerçi 16. asırdan itibaren yapılmıştı ama sayımdan maksat imparatorlukta kaç kişinin yaşadığının değil, askerlik yapıp vergi verebilecek olan nüfusun belirlenmesiydi. Sayımlar isim yerine adet temelinde olur, meselâ herhangi bir köyde sakinlerin isimleri kaydedilmez, aile reisinin adının ve erkek nüfusun adedinin yazılmasıyla yetinilir, kadınlar zaten sayılmazlardı.
Kayıtlı olan tek aile Türkiye'de, kayıtları asırlar boyunca itina ile tutulmuş olan tek bir aile vardır: Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osmanoğlu ailesi. Osmanoğulları devletin, yahut eski deyimiyle mülkün sahibi oldukları için, bu ailenin erkek soyundan gelenlerinin kayıtları bugün bütün ayrıntılarıyla elimizdedir. Ailenin erkekleri, yani şehzadeler taht üzerinde hak sahibi olmaları dolayısıyla en küçük detaya varıncaya kadar kaydedilir ama bu özen hanedan mensubu kadınların soyundan gelenlere gösterilmezdi. Kadınların taht üzerinde haklarının bulunmaması ve çocuklarından sonraki neslin hanedan üyesi değil sıradan kişi kabul edilmesi sebebiyle, bugün hükümdarların kız torunları hakkında bile doğru dürüst bir bilgimiz yoktur. Şimdi, bana hemen her gün "Ailemin köklerini nasıl bulabilirim?" diye soran okuyucularıma niçin bulamayacaklarını maddeler halinde izah edeyim: - Yeni doğmuş bir çocuğun kilisede vaftiz edilmesi Hristiyanlığın şartıdır. Kıt'a Avrupa'sında ve Amerika'da vaftizler mutlaka kayda geçirilir ve gayet iyi muhafaza edilen bu kayıtlar sayesinde isteyen hemen herkes soyağacını çıkartabilir. Batıda genealogy denilen soybilim araştırmalarının kaynağı bu kayıtlardır; bizde ise vaftiz yahut doğum kaydı gibisinden bir âdetin bulunmaması yüzünden soyağacı çıkartmak hemen hemen imkânsızdır.
Vakıf malı vakfa aittir - Yukarıda da söyledim: Büyük dedelerinizden biri vakti zamanında zengin bir vakıf kurduysa ve bu vakıf bugün hâlâ faaliyette ise, eski ödeme kayıtları vasıtasıyla soyağacınızı çıkarmanız az da olsa imkân dahilindedir. Ama vakfı kuranın soyundan geldiğinizi kanıtlamak, size o vakfın mallarını talep etme hakkını vermez. Zira, mallar size veya ailenize değil, vakfa aittir; vakıf kavramının temelinde hayır işleme düşüncesi vardır ve eskilerin zengin gayrımenkullerini aile mensuplarına bırakmayıp vakfetmelerinin sebebi, bu hayır işleyip sevap kazanma arzusudur. - Cedlerinizden birinin Osmanlı Devleti'nde paşa yahut bey unvanını taşıması, o kişinin aile kayıtlarının tutulmuş olmasını gerektirmez. Paşa unvanlı her görevlinin çok önemli bir devlet adamı olduğunu düşünmek hatadır. Unutmayalım: Osmanlı Tarihi binlerce paşa ve bey ile doludur. - Arşivlerde, yani Osmanlı Arşivi'nde aile kayıtları bulunmaz! Burada soysop yahut malmülk belgeleri değil, devletin resmyazışmaları muhafaza edilir. Osmanlı Arşivi'ne gidip aile kayıtlarını sormakla kasaptan ayakkabı satın almaya kalkmak arasında hiçbir fark yoktur. Sözün kısası: Soy-sop merakını bırakın, bugünü yaşayın. Şairin dediği gibi "İç bâde, güzel sev, vâr ise akl ü şuurun / Düyya var imiş yâ yoğ imiş hem ne umûrun!" yani "Dünya varmış yahut yokmuş sana ne? Aklın ve şuurun varsa şarabını iç, güzel sev" .
|