Tedaviler hakkında özel bir açıklama

Soru: Sayın Bengi Semerci, 17 Mart Cumartesi günü SABAH Cumartesi ekinde çıkan yazınızda, bilimsel olmayan tedavilerden bahsediyorsunuz. Bu işin eğitimini almış, yıllardır uygulayan Amerika ve Avrupa'daki 'authorleri' ezerek kullandığınız cümleleri aşağıda tekrar yazıyorum ve bu cümleleri kanıtlayacak yazılı belgeleri sizden bekliyorum. Aksi takdirde sütununuzda hastaları yanlış bilgilendirdiğinizle ilgili Türkiye'de bu sistemi uygulayan bizlerin Amerika'dan gelen destek mektuplarıyla birlikte yazıları çıkacaktır. Bir şeyin kanıtlanmadığını ileriye sürüyorsanız, bir profesör olarak sizden beklenen, kanıtlanmadığına dair belgeleri de sunmanızdır. "Defalarca eğitilince, hastaların beyin elektro fizyolojik akımlarını değiştirerek ilaç kullanmadan sorunu çözebilecekleri ileri sürülmüştür. Ancak bu varsayımlar, bilimsel olarak ispatlanmamış ve ulusal sağlık örgütlerince kabul görmemiştir. Bu nedenle Amerikan ve Kanada psikiyatri birlikleri, bu tedavileri 'tartışmalı' bulmakta ve üyelerine kullanmamalarını önermektedir. (Özellikle kimlerin kullanmamayı önerdiğini bizzat bilmek istiyoruz.) Renkli beyin görüntüleme yöntemlerini kullanarak bu hastalıklara tanı koyma, tedaviyi seçme ve tedavinin etkinliğini izleme gibi bir bilimsel bulgu yoktur. Sadece bu hastalıklarda değil, ruhsal hastalıkların hiçbirinde bu tür incelemelere bakarak karara varılamaz." Yukarıdaki iddialarınızla ilgili belgeleri de en kısa zamanda bekliyoruz.

Cevap: Yazılarımda açıkladığım görüşlerle ilgili sorular soruluyor, eleştiriler yapılıyor. Bunları psikiyatri biliminin verileri ışığında yanıtlamaya gayret ediyorum. Bu yanıtlarımda çocuk yetiştirmeye, insanlar arasındaki ilişkilere ilişkin kurallara değiniyorum. Kuralları öğrenmeli, öğretmeliyiz. Soru sormanın ve eleştirinin de bir yöntemi, bir kuralı vardır. Yukarıda aktardığım açıklama, bir soru ve eleştiri niteliğinde değil. Soruşturmacı edasında kanıt ve belge talep ediliyor. Göndermediğim takdirde ise hakkımda olumsuz yayınlar yapılacağı tehdidinde bulunuluyor. Bu tür tehdit ve şantajlarla ilgili olarak hukukun verdiği yanıt ve cezalar vardır. (Merak edenler Türk Ceza Kanunu'nun 107. maddesini okuyabilir.) Konunun şahsıma yönelik tehdit kısmı önemli değil. Yasalar ve bilim çerçevesinde yanıtı kolayca verilir. Asıl tehdit, bilimin onay vermediği ya da deneysel aşamadaki yöntemleri uygulayarak çocuklarımızın sağlığı ile oynayan organizasyonların varlığıdır. Çünkü bunlar, tüm toplum için bir tehdit oluşturur. Hastaların içinde bulunduğu zor durumu istismar edenlerin 'her derde deva' buluşlarıyla ortaya çıkmalarına, basında reklam yapmalarına sık sık tanık oluyoruz. Hekim olarak bir görevimiz de yanlışlara karşı toplumu uyarmaktır. Bu uyarılarımızdan çıkarları zarar görenler, elbette rahatsız oluyor. Ancak kendileri ortaya çıkıp yanıt vermiyorlar. Bunun yerine hekimin teşhis ve tedavisini değerlendirme yetkisi olmayan kişileri kullanarak, şantaja başvuruyorlar. Tabii ki onların da uzmandan yardım alma ihtiyaç ve hakları vardır. Onlara ilk önerimiz, tıp mesleğinin kurallarına uygun davranmalarıdır. Minik bir bilgi daha verebilirim: Kişileri aldatıp onların içinde bulunduğu zor şartlardan yararlananlar cezalandırılır. Bu benim şahsi fikrim değil. Kanunda öyle yazıyor. Bu gibi kurum ve kişiler için tabip odaları cezalar vermekte, meslek dernekleri de uyarılarda bulunmaktadır. Tüm bunlara karşın hâlâ belge talep edenlerin, ülkemizde çalışan psikiyatristleri temsil eden ve meslek kurallarını saptayan Türkiye Psikiyatri Derneği'nin 17.12.2006 tarihli basın açıklamasını bir kez daha okuması uygun olacaktır. (Tamamına www.psikiyatri.org.tr dernek adresinden ulaşılabilir.) Bu açıklamada, "Bazı özel merkezlerde yüksek ücret talep edilerek yaptırılması önerilen inceleme amaçlı beyin haritalaması ve tedavi amaçlı TMU (Transkraniyal Manyetik Uyarım) uygulamalarının henüz deneysel nitelikte olduğu,'' söylenirken, "hastalardan bu yöntem için ücret talep edilmesinin,'' ise "tıbbi ve ahlaki olmadığı,'' vurgulanıyor. Bu yöntemlerin henüz ispatlanmamış oldukları konusunda gerçekten daha fazla bilimsel bilgi sahibi olmak isteyenler, bilimsel yayınları okuyabilir, Türkiye Psikiyatri Derneği'ne veya üniversitelere başvurabilir. Ayrıca bilimsel olduklarını savundukları çalışmalarını, bilimsel toplantılarda, kongrelerde bilim adamları ile paylaşarak onay arayabilirler.