| |
Gözlük değiştirmek
Başkenttte dün düzenlenen ve Başbakan Erdoğan'ın Riyad'da Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'yle görüşmesinin hemen ertesine denk gelen "Irak Petrol Rezervlerinin Gelecekteki Gelişimi ve Bölgedeki Arz ve Talep Üzerindeki Potansiyel Etkileri" konulu toplantıda, bir kısım çevreleri kızdıracak görüşler dile getirildi. Hem de devletin resmi temsilcileri tarafından... Örneğin, TPAO'nun yurt dışında petrol arama çalışmalarını yürüten yan kuruluşu TPIC'in (Türkiye Petrolleri Uluslararası Limited Şirketi) Başkan Yardımcısı Yakup Özçelik şöyle dedi: " Petrol arama, geliştirme ve üretim faaliyetleri konusunda Türk şirketlerinin Irak'ta ve Kuzey Irak'ta mutlaka olmaları gerekiyor. Irak'a müdahalede ABD'ye yardım etmiş olan ülkelerin şirketleri bugün Irak'ın genelinde önemli avantajlar elde ettiler. Türk firmaları ise Irak'ta güçlü değil. Gerek petrol, gerekse diğer alanlarda söz sahibi olabilmek için bir politika geliştirilmesi şart. Kuzey Irak'ta ise 10'a yakın petrol şirketi çeşitli anlaşmalar yaptı. Türkiye'nin de bu kaynakların kullanımında avantajlar kullanması gerekiyor. Biz bunu yapmazsak, bu kaynaklar başka güçlerin eline geçecek, o zaman terör dahil birçok probleme kaynak yaratmış olacağız," Özçelik'in demek istediği şu: " 1 Mart tezkeresini reddederek Irak'ta önemli fırsat kaçırdık. Şimdi Kuzey Irak'taki oluşuma karşı izlediğimiz politikayla, bu bölgedeki imkanları da göz göre göre yabancı petrol şirketlerine kaptırıyoruz. O nedenle Kuzey Irak'a yönelik politikaları acilen değiştirmek, 'Petrolü sizinle değil Bağdat'la konuşuruz' yaklaşımından vazgeçmek gerekiyor." Bu çağrı siyasi iktidar nezdinde nasıl karşılanabilir? Yanıtını Dışişleri Bakanlığı Irak Özel Temsilci Yardımcısı Murat Özçelik'in aynı toplantıdaki konuşmasında arayalım: "Türk firmalarının Irak'ta mutlaka faaliyet göstermesi gerekiyor. ABD'den veya Avrupa'dan gelen şirketler Kuzey Irak veya Güney Irak'ta petrol arama, geliştirme ve üretme faaliyetlerine girmek isterken, biz Irak'ın tarihi bir komşusu olarak bakacak değiliz. Ama öncelikle görmemiz gereken bazı siyasi şeyler vardı. Onları gördük."
Referandum ve petrol kanunu Biz bu konuşmadan, özellikle de son cümleden, Kuzey Irak'ta politika değişikliği için şartların olgunlaşmakta olduğu mesajını aldık. Zaten son gelişmeler de izlenimimizi destekliyor: Kerkük'te referandumun ertelenmesi olasılığı yüzde 50'nin hayli üstüne çıktı. Irak hükümetinin parlamentoya gönderdiği "Petrol Yasası Tasarısı" Ankara'da olumlu bulundu. Tasarı özerk bölgelere petrol şirketleriyle sözleşme imzalama imkanı veriyor ama bu sözleşmeleri onaylama yetkisi Bağdat'ta. Ayrıca özerk yönetimler petrolden sağladıkları geliri tümüyle federal hükümete devredecek, o Irak'ın tüm vilayetlerine nüfuslarıyla orantılı olarak dağıtacak. Kuzey Irak yönetiminin KerkükYumurtalık'a paralel yeni bir petrol boru hattı inşası projesine Ankara'dan olumsuz bir tepki yükselmemesi, ayrıca Enerji Bakanı Hilmi Güler'in üç hafta önce İstanbul'da Amerikalı ve Iraklı temsilcilerle yaptığı toplantıdan sonra "Türkiye'nin Irak'ta petrol araması için ilk adımın atıldığını", Irak-Ceyhan arasında doğalgaz boru hattı döşenmesi için çalışmaların başladığını açıklaması, henüz politikaların değilse bile "Hava"nın değişmekte olduğunu gösteriyor. Özetle, Güler'in dediği gibi, "Hamaset güzel birşey ama çözüm değil." Yeni koşullara, yeni gerçeklere göre yeni politikalar üretmek şart!
|