| |
|
|
Güvenlik karmaşası
Üst düzey bir güvenlik yetkilisiyle, Türkiye'deki "güvenlik organizasyonunu" konuştuk. Önemli tespitleri vardı. Türkiye'nin güvenlik olarak "eski moda" bir yapılanma içinde olduğunu söyledi. "Türkiye'nin güvenlik sorunları değişti. Biz hâlâ geçmişin alışkanlıklarıyla hareket ediyoruz" dedi ve anlattı: "İstanbul artık Türkiye'nin kalbi. Ekonomi burada, para burada, üretim burada, nüfus burada. Haliyle güvenlik açısından da en riskli yer İstanbul. Çünkü hırsızı da burada, kaçakçısı da burada, organize suç örgütü de burada. İstanbul'un güçlendirilmesi lazım. Biz buna uygun bir gelişim göstermek istiyoruz. İstanbul'a odaklanıyoruz." Üst düzey güvenlik yetkilisinin bir başka tespiti de güvenliğin çok parçalı olması. "Kim nerede yetkili, kim nerede yetkisiz belli değil. Polisin, jandarmanın yetki ve etki alanları birbirine girmiş. Üzerine bir de MİT var. Herkes aynı işi yapıyor. Bütün bunların üzerine bir çatı yapı kurmak lazım. Özellikle istihbarat alanında müthiş bir kargaşa oluşuyor. Bunları koordine edecek bir üst organ gerek. Tek çatı altında toplamak gerek" dedi ve bir örnek verdi: "En basitinden bir telefon dinleme olayı. MİT dinliyor, polis istihbarat dinliyor, askeri istihbarat dinliyor. Kimin kimi dinlediği belli değil. Bu işi tek elde toplamak lazım. Bir kurum olur, bütün güvenlik birimlerine bu hizmeti verir. Bu iş için gerekli izinleri vermek üzere özel bir mahkeme olur. Dinleme ihtiyacı olan buraya başvurur. Şimdiki durumda bilgiler yağıyor ama her biri bir yerde." Bütün bu anlatılanlar doğru. Ama bu değişmez. Çünkü Türkiye'de herkes bilgiyi kendinde toplamak ve bunun gücünden faydalanmak istiyor. Kamunun gücü kimsenin umurunda değil.
|