|
|
Şeyhim, kulede mahsur kalacak!
Artık Dubaili şeyh hazretlerinin İstanbul'da dikilecek burgulu kuleleri'nin önünde hiçbir engel kalmadı. Çeliktepeliler memnun, Gültepeliler de halay çekerek kutladılar açık artırmanın sonunda çıkan sonucu. Lakin artık onlar iki oda bir salon, düğün salonu manzaralı evlerini daha pahalıya kiraya verebilecekler. Eh, kolay mı öyle Dubaili Şeyh Maktum'a komşu olmak? Ekmeğinizi suyuna batırsanız zengin olursunuz vallahi. Öyle bir bolluk, öyle bir bereket... Otomobillerimizin amörtisörlerinin ömründen önce eskiyip, araçlarımızın zangır zangır olmasından, 15 dakikalık yolu 1 saat 15 dakikada almamızdan, sokaklara aklına gelenin barikat kurup 'Burası benim, benden başka kimse park edemez' demesinden, metroya paralel giden ve dolayısıyla trafiğin rahatlamasına engel olan otobüslerden, deprem olmadan yıkılan evlerde insanların oturuyor olmasından sorumlu tuttuğum belediye başkanımız, ihale sonucunu ağzı kulaklarında açıkladı. Bir soru üzerine de, bu satıştan elde edilecek olan paranın İstanbul ulaşımının sorunlarının çözümünde kullanılacağını söyledi. Hayır, bence bu paradan bizim sorunlarımıza dair en ufak bir yatırım yapılmayacak. Asıl hedef, Şeyhimiz'in milyonlarca dolar harcayıp yaptıracağı camdan kulelelerinde mahsur kalmaması. Bence, altyapısını, trafik düzenini büyük gökdelenlere göre kurmaksızın; Maslak'ı gökdelen mahallesi yapmanın bedelini, Şeyh'in kulesinde çalışanlarının akşamları kulede mahsur kalması ile ödeyecekler.
KIZILAY ÇADIR KURAR Ama merak etmeyin; biz millet olarak böyle afetlere karşı efsunluyuz. Asker akşamları helikopterle Dubai Towers'a kumanya, battaniye, acil ihtiyaç paketleri atar. Bence kulenin bahçelerini de Kızılay'ın Sahra çadırlarına uygun dekore etmeliler. Çünkü akşam trafik sebebiyle evine gidemeyen ve kulede ev alacak kadar parası olmayan çalışanlar geceleri Kızılay'ın kuracağı çadırlarda konaklayabilirler. Çadır yerlerini şimdiden projeye eklerlerse bahçe de zarar görmez! Diyelim ki ulaşıma para harcayıp bizi 'ulaştırmayı' başardılar. İyi de, bir yere ulaşınca mesele bitmiyor ki. Peki otomobilimizi kimse ile kavga etmeden, vurulma, hadım edilme, gasp edilme, tepemize deprem olmaksızın bir evin yıkılması, rögar kapağına düşme, kaçırılıp dilendirilme riski yaşamadan park edebilecek miyiz? Peki Zeki Müren gerçekten de bir gün bizi görebilecek mi?
|