|
|
Cevap metnidir
Sayın BABAHAN, 23.01.2007 tarihinde yayınlanan "Bekçi Mesut" başlıklı, şahsıma ağır hakaret içeren yazınızı okudum. Bilimselliği ve fikirlerin özgürce ifade edilmesini savunduğunuz yazınızda, düşüncelerim dolayısıyla şahsıma hakaret etmekten ve yanlış bilgiler vermekten çekinmiyorsunuz. Daha önce de yanlış bilgiler içeren yazılarınız dolayısıyla gönderilen cevaplarımı yayınlamamanız, fikir özgürlüğü konusunda samimi olmadığınızın açık bir göstergesidir. Boğaz manzaralı evimin olduğunu yazmanız, hiç çekinmeden yanlış bilgiler aktarabildiğinizin bir örneğidir. Yazınızın başından sonuna kadar şahsıma hakaret etmek ve sadece şahsımı değil İstanbul Üniversitesi gibi bir kurumu küçük düşürmek dışında bir amacınız olsaydı, yazınızı yazmadan önce araştırma yapardınız; Hrant Dink'in öldürülmesini kınayan Senato Bildirimizi ve merhumun ailesine yaptığım taziye ziyaretini görmezlikten gelmez, "yönettiğim üniversitenin bir gazetecinin ölümüne sessiz kaldığını" yazmazdınız. Hakaret etmek dışında bir kastınız olsaydı, Sayın Orhan Pamuk'u 15-17 Mart 2006 tarihinde Üniversitemiz tarafından düzenlenen "Türk-Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar" konulu sempozyuma konuşmacı olarak davet ettiğimi; fakat kendisinin gelmediğini öğrenir, kendim gibi düşünmeyen herkesten korktuğumu ve hoşgörüsüz olduğumu yazmazdınız. Akademik formasyon gerektiren ders verme dışında; Üniversitemiz tarafından düzenlenen toplantıların farklı görüşlere açık olduğu, sizin dışınızda herkes tarafından bilinmektedir.
Emeklilik hayatımın Emekli Sandığı çeklerine bağlı olması ve devlet memuru olmam, sizi bilemem ama benim için bir gurur vesilesidir. Dürüst bir şekilde görevini sürdüren binlerce devlet memuruna ve emekliye de hakaret eden bu ifadenizi şiddetle kınıyorum.
Fikir özgürlüğünü savunurken Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal vesilesiyle dile getirdiğim görüşlerim yüzünden şahsıma hakaret ediyorsunuz. Bu konudaki açıklamalarımın arkasındayım ve tekrar açık olarak ifade ediyorum: Atatürk İlkeleri, Cumhuriyet kazanımları, laik demokratik Cumhuriyet ve Ulusal Bütünlüğümüz karşıtı görüşler, bölücülüğün bilerek veya bilmeyerek savunulması, "fikir özgürlüğü" kavramı içine sokulamaz. Hiç kimse bu hakkı kendinde göremez. Rektör veya öğretim üyesi olarak değil, vatandaş olarak da bunun karşısında olduğum bilinmelidir.
...Olay çıkaran, birbirine bıçakla sopayla saldıran, karşıt görüşteki arkadaşlarını derse sokmamak için zor kullanan kişileri tespit etmek ve engellemek amacıyla kurulmuş olan kamera sistemine karşısınız. Beğenmediğiniz kamera sistemi sayesinde ülkeyi sarsan bir cinayetin nasıl aydınlatıldığınızı biliyoruz. Sanırım sizin kurumunuzda da aynı kamera sistemi bulunmaktadır. Amacı açık olan bu sistemin, bilimsel özgürlüğün, kişi hak ve özgürlüklerin kısıtlanması yerine, bunların ihlal edilmesine engel olduğu apaçık ortadadır.
Sayın Babahan, bugüne kadar Hipokrat yeminine bağlı kalarak binlerce hastaya şifa dağıttım; iftira ve tehditlere rağmen bilimsel ilkelere bağlı kaldım; her koşulda akademik doğruları savundum. Bu milletin yetiştirdiği bilim adamı olmaktan gurur duydum. Ülkemin bölünmez bütünlüğü, Atatürk İlkeleri, Laiklik ve Cumhuriyet kazanımları bağlı kaldığım değerler oldu.
Fikir özgürlüğünü savunur görünüp benimsemediğiniz fikirlerim dolayısıyla şahsıma hakaret ederken, gönderilen açıklamalara bile yer vermezken, hiçbir araştırma yapmadan yazı yazarken, hangi ilkelere bağlı kaldığınızı merak ediyorum.
Köşenizi şahsıma hakaret etmek kastıyla kullandığınız için, yasal yollara başvurma hakkımı, hukuk anlayışınıza katkıda bulunmak amacıyla kullanacağımı, kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
Prof. Dr. Mesut Parlak İstanbul Üniversitesi Rektörü
|