Çanakkale'yi bile rant kapısı yaptılar
Kasımpaşa'daki sahte mezar rezaletinin son durumunu, Sabah' ın bugünkü manşetinde ayrıntılarıyla okumuşsunuzdur. Adamın biri çıkıyor, Türk askerlik tarihinin en meşhur ama mezarı meçhul kahramanlarından birinin torunu olduğunu iddia ediyor ve "Burası dedemin mezarıdır" diye alâkasız bir mezar gösteriyor. Derken, İGDAŞ' ından tarihçilik taslayan emekli bir fizik öğretmenine kadar birileri işin üzerine atlıyor ve bizim paralarımızla milyarlar harcayıp korsan bir anıtmezar inşa ediyorlar. Ve, netice: Belediye, dün nasıl bir rezalet ve nasıl bir kandırmaca olduğunu yazdığım bu düzmece anıt-mezarı mecburen yıktı. Ama, olan giden paralarımıza oldu ve bu işin mimarlarının Çanakkale şehidlerinin ruhlarını muazzep etmeleri de yanlarına kâr kaldı. Dün beni arayan İGDAŞ' ın bir yetkilisi "mezarın yanlış ve sahte olduğunu önceden bilmediklerini, hata yaptıklarını benim yazımdan sonra kabul ettiklerini ama faturanın kendilerine çıkmasından üzüntü duyduklarını" söyledi. Düzmece anıt-mezarı güya İGDAŞ değil, Mezarlıklar Müdürlüğü yaptırmış; İGDAŞ bu sahte mezarın tanıtımına sponsorluk etmiş ve bu maksatla 21 milyar harcamıştı ama hatanın tamamı üzerlerine kalmış, fatura kendilerine çıkmıştı.
Tanzanya mı sorumlu? Pardon ama bu faturanın nereye çıkması gerekiyordu? Tanzanya Kömür İşletmeleri'ne yahut Yeni Delhi Ticaret Odası'na mı? Sahte mezarın açılış törenine genel müdür seviyesinde katılıp tebrikleri ve teşekkürleri kabul edecek ve bir de konuşma yapacaksınız, Sabah dışındaki gazeteler ertesi gün bu işin aslında nasıl bir rezalet olduğunu farkedemeyerek "İGDAŞ çok güzel bir esere imza attı" diye yazacaklar, bütün bu hoşlukları mest bir vaziyette seyredip işin şerefini üzerinize alacak, o anda "Kardeşim, bu işin sponsoru ben değilim" deme medeniyetini gösteremeyecek ama herşey sarpa sarıp bir güzel aldatıldığınız ortaya çıkınca "Faturanın bize çıkmasından dolayı üzgünüz" diyeceksiniz. Etik noksanı denen şey, işte bu olsa gerek! Bir güzel gaza geldiğini kabul etmek zorunda olan gaz şirketi İGDAŞ artık bu sahte mezar rezaletinde kendisini masum gösterip temize çıkmak uğruna bahane aramaya hiç çalışmasın. Zira hem bu rezaletin "şerefini" işin tâââ başında üstlenmesinden, hem de kendisine gelen sponsorluk talebini en ufak bir araştırmaya bile gerek duymadan kabul edip ödediğimiz paraları taşa, toprağa, mermere ve düzmece bir mezara yatırmasından dolayı sorumludur. İGDAŞ, dün öğleden sonra yaptığı açıklamada "Bir aile, bütün kurumları aldattı" diyordu. Bir ailenin uydurmalarını hiçbir araştırmaya gerek duymadan, en azından bağlı olduğu belediyenin Mezarlıklar Müdürlüğü'ne sorup doğrulatmaya bile ihtiyaç hissetmeden benimseyen bir gaz şirketinin katıldığı uluslararası görüşmelerde teknik meselelerde, meselâ gaz fiyatları konusunda nasıl pazarlık edeceğini bir düşünün. Ben hayâl ediyorum ve tüylerim diken diken oluyor!
Çanakkale rant kapısı oldu Bu düzmece mezar meselesinin ardında yatan gerçek, Çanakkale Savaşları'nın bazı çevreler tarafından bugün maalesef bir rant kapısı haline getirilmesi çabasıdır. Kendilerine sağlam ve meşhur bir kök arayan, bunun için tarihteki önemli kişilerin neslinden geldiklerini ispata çalışan soysop meraklıları bir tarafa, birçok uyanık, bugün Çanakkale'den gelir elde etmenin yollarını arıyor. Şehidlerin ruhlarını bile paraya tahvil etmeye çalışıyor, meselâ Çanakkale Savaşları'nın en meşhur kahramanlarından Yahya Çavuş' un torunu olduğu iddiasıyla ortalıkta dolaşan düzinelerle zavallı, bu isim sayesinde birşeyler elde etmeye uğraşıyor. Bu zevâtın en işbitiricisi, Nusrat gemisinin süvarisi Yüzbaşı İbrahim Hakkı' nın torunları olduğunu iddia eden aile çıktı ama sebep oldukları rezalet, hakiki dedelerinin mezarının yıkılmasına kadar uzandı. Karamürsel ailesi, işin aslında gerçek dedeleri armatör İsmail Hakkı' nın mezarının defalarca deşilmesiyle neticelendiğini acaba farkedecek mi, çok merak ediyorum.
|