İnsanlar cehennemi
İstanbul'da yasaklanan hayvan yalnızca sokak köpeği olmamıştır. Kuzey Afrika'nın, İmparatorluk sınırlarına katılmasından sonra kente getirilen ve zenginler arasında bir süs oyuncağına dönüşen maymunlar da yasaklardan paylarına düşeni fazlasıyla almışlardır. Halk arasında yaygınlaşan maymun sevgisine düşman olan, III. Murat'ın imamı ve sonradan Rumeli Kazaskeri görevine atanan Molla Abdülkerim Efendi'dir. Nefretinden dolayı 'Maymunkeş imam' olarak anılan Abdülkerim Efendi zamanında, İstanbul'da neredeyse dallarına bir maymun asılmayan ağaç kalmamıştır. İri yapılı maymunlar için özel idam sehpaları bile hazırlatan Maymunkeş imam, atıyla İstanbul'u gezmekte, zavallı hayvanların iplerini bizzat kendi elleriyle çekmekteydi. Oysa, Osmanlı donanmasının Akdeniz'de kurduğu egemenlikte büyük payı vardır maymunların! Özellikle II. Beyazıt'tan sonra, maymunların uzağı görmedeki başarılarından faydanılmak amacıyla onları birer dürbün gibi kullanma yoluna gidilmiştir. Gelibolu ve İstanbul'daki tersanelerde özel bir eğitimden geçirilen maymunlar, görev yaptıkları gemilerin direklerinde gözlerini ufuktan ayırmaz ve bir gemi gördüklerinde aşağıya haber verirlerdi. Öyküsünü anlatacağımız Washoe, eğitilen bir şempanzenin adıdır. 21 Haziran 1966'da, Allen ve Beatrix Gardner adlı bilimadamları tarafından 14 aylıkken satın alınan Washoe'nin apayrı bir önemi vardır. Washoe, insanın doğadaki tek 'düşünen hayvan' olduğu efsanesini yıkan şempanzedir. Gardner çifti, evlerinin bahçelerinde baktıkları Washoe'ye dilsizlerin el işaretini öğretir ilk önce. Şempanzenin yanındayken kendi aralarında hiç konuşmamayı kararlaştırırlar. Bilimsel çalışmalarda bir şempanze 15 gün boyunca içinden gelir de bir kelimeyi günde en az bir kere kullanırsa, o kelimeyi öğrenmiş kabul edilir. Washoe 22 aylıkken 34, 40 aylıkken 92 kelime öğrenir. İlk öğrendiği kelime ise 'more', yani 'daha fazla'dır. Sözcük dağarcığı genişleyen Washoe, adını bilmediği eşyalara ad koymaya başlar. Buzdolabını bilmemektedir örneğin, ama dağarcığındaki sözcüklerle onu şöyle tanımlar: "Aç-ye-iç...'' 1970 yılında, Gardner çiftine verilen maddi destek bittiğinde Washoe 130 sözcük bilmektedir. Hayvanat bahçesine konulma ve pek çok şempanzenin ölümüne neden olan bilimsel deneylerde kullanılma riskine karşı Gardner çifti, Oklohama Üniversitesi'nde ders verdikleri yıllarda öğrencileri olan Roger ve Debbie Fouts'a teslim ederler Washoe'yu. 15 şempanzelik bir gruba katılan Washoe, yeni arkadaşlarının işaret dilini bilmediklerini gördüğünde onlara şöyle seslenir: "Pis maymun!.." Washoe'ya pis sözcüğü 'kirli' anlamında öğretilmişti. Oysa Washoe bu sözcüğü hakaret anlamında kullanıyordu. Bu şaşırtıcı gelişme ve Washoe'nun diğer şempanzelere öğrendiklerini anlatma çabası, insanlara özgü sanılan zekânın maymunlarda da var olduğu gerçeğini gözler önüne serer! Bilim otoriteleri Washoe'nun zekâ sahibi olduğunu kabul etmek istemezler. Çünkü, kanunlara göre zeki, düşünebilen canlılar üzerinde deney yapılamaz. Bilim deneylerinde kullanılan canlılar arasında maymunlar geniş bir yer tutmaktadır. Bu 'doğal kaynağı' kaybetmek istemeyenler, Washoe'nun zekasını görmezlikten gelir. İki çocuğunu kaybeden Washoe, kendisine getirilen 10 aylık bir şempanzeyi önce reddeder, aradan birkaç gün geçtikten sonra "Benim bebek," diyerek sarılır. Washoe'nun bebeği, annesi bilimsel deneylerde ölen bir şempanzedir!
|