dvd ekranı
Devil Wears Prada / Şeytan Marka Giyer Son dönemin en popüler filmi (her zaman Meryl Streep'in o kendisini de aşan oyunuyla anılacak) hemen çıkıverdi. Kabuklarını soyduğumuzda aslında 'korkunç yenge kılıklı yönetici ve zavallı çalışanlar' tarzında benzerini daha önce gördüğümüz bir öykü bu. Ama elbette ki New York'ta, üstelik birbirinden sıska ama popüler mankenlerin, modacıların boy attığı, farklı bir film bu. Tek amacı gazetecilik olan Andrea, kendisini yeryüzünün en popüler moda dergisi Runway'in acımasız yönetmeni Miranda Priestly'nin asistanı sıfatı ile çalışırken bulur. Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen, çelik gibi soğuk ve duygusuz bir kadındır bu. Filmi hoş kılan, her şeyin gayet ölçülü, abartısız, ince bir dille anlatılıyor olması.
Three Burials / Üç Defin (Chantier / Palermo) Bence geçen yılın en iyi filmlerinden biri, Tommy Lee Jones'un olağanüstü şiirsel modern westerniydi. Emektar kovboy Peter, Meksika-ABD sınırının dibinde bir çiftlikte kahyadır. Bir gün, illegal Meksikalı göçmen Melquiades Estrada'yı yanına yardımcı alır. İki adam derin bir dostluk kurar. Ve bir gün Estrada, acemi sınır muhafızı Mike tarafından yanlışlıkla vurulup öldürülür; önce çöle, ardından bir kilise mezarlığına gömülür. Yakın dostunun yasını tutan Peter, onun Meksika'ya gömülmek istediğini anlayınca Mike'ı da zorla yanına katacak ve at sırtında çok çetin bir yolculuğa başlayacaktır.
Domino (Home D) Yönetmen Tony Scott'un tarzını bilen bilir, seveni de vardır sevmeyeni de. Arkadaş üç-beş saniyeyi geçen sahneleri sıkıcı bulur. Keira Knightley'i bir anda göklere zıplatan Domino'nun, Scott'un en 'kişisel' filmi olduğu kesin: Genç yaşta ölen Domino Harvey, Scott'un arkadaşıydı. Ünlü bir aktörle mankenin kızı olan Domino, Hollywood'da para ve bolluk içinde yaşıyordu. Babası ölünce annesi onu yatılı okula gönderdi. Çıktığında karar vermişti: heyecanını bastıracak tek şey bolca para kazanmasına da yardımcı olacak 'kafa avcılığı'ydı. Ed Mosley'in (Mickey Rourke) ekibine katıldı. Film, işte bu öykünün en sarsıcı kısmını anlatıyor. Kendinizi bir görüntü bombardımanına hazırlayın.
Douches Froides / Soğuk Duş (Palermo) Mutluluklar, küçük üzüntüler, felaket ve şans üzerine farklı bir Fransız filmi. Cannes'da 2005 Altın Kamera Ödülü'nü almasaydı da dikkat çekecekti. Fransa'da küçük ve sıkıcı bir kasaba. 17 yaşındaki Mickael'in hayatında anlamı büyük olan üç ayın öyküsü. Yoksul bir ailedir Mickael'inki. Tasarruf için anne evde elektrikleri keser, artık soğuk duş zamanıdır. Mickael'in mutluluğu sevgilisi Vanessa ve judodur. Derken, resmin içine zengin çocuğu Clement girer. Ve hadise üçlü bir ilişkiye dönüşür. Mickael için değişimin tetikleyicisi olacaktır bu. Yönetmen Anthony Cordier hiç de basit olmayan, bizi hayatın trajikomiğiyle yüzleştiren bir film yapmış.
Yavuz Baydar
|