10 gün sonra gene AB'ye giriyoruz...
Hadi yine iyisiniz... Gene AB'ye giriyoruz.
Özal'la girmiştik ilk. Sonra Çiller'le girdik. Yılmaz'la da girdik. Erdoğan'la 2 defa daha girdik.
Uzun süredir girmemiştik... Bu ay bi daha giriyoruz.
Belki haberiniz yoktur... Hani, yaz saati uygulaması için 25 Mart gecesi saat 01.00'de 1 saat ileri alacaktık ya saatleri... Almıyoruz. İleri alma işini ileri aldık. Niye? AB'ye uyum sağlamak için...
01.00'de değil, 03.00'te 1 saat ileri alacağız saatleri... Öyle oluyormuş AB ülkelerinde çünkü.
Kafanız karışmasın... Şimdi bakın. 01.00'de yaza girecektik ya... Girmiyoruz. 03.00'te gireceğiz yaza. Yani 02.00'de hâlâ bahar. Ama 03.00'te hem 04.00'e gireceğiz, hem yaza, hem de AB'ye. Var mı anlaşılmayan bir şey?
Zaten alışığız... Hep saat farkıyla giriyoruz AB'ye. Mesela, Mesut Yılmaz döneminde AB'ye girdiğimiz günü hatırlıyorum... Ankara'nın göbeğine dev bir dijital saat koymuşlardı. Dakika dakika, saniye saniye geriye sayıyordu. 0'ı gösterdiğinde, AB'ye girecektik. 0 oldu... Saati kaldırıp, depoya koydular. Sonra Abdullah Gül'ü hatırlıyorum... Girelim mi, girmeyelim mi, diye tartışırken, adamların bizi AB'ye alacakları saat dolmuştu. Kılpayı girememiştik... Ama Allah'tan AB'nin o zamanki dönem başkanı İngiltere'ydi. Baktılar saate... E İngiltere'de saatler bizden 2 saat geri... Yani, bizde saat 02.00'yken, orada saat 24.00... 2 saat geç kalmamıza rağmen, saat farkıyla girmiştik AB'ye... Hatta bu saat farkı nedeniyle gündüz fırlatmıştık havai fişekleri.
Şimdi 25 Mart'ı bekliyoruz. 01.00 yerine, 03.00. 2 saat sabredin... AB'deyiz.
|