| |
"Sürpriz" olur mu?
Başbakan Erdoğan'la Türkmenistan gezisinden üç hafta kadar sonra yine bir Türk cumhuriyetine, bu kez Azerbaycan'a gidip döndük. Gezinin nedeni: Bakü'de düzenlenen "Dünya Azerbaycan ve Türk Diasporası Teşkilatları 1'inci Ortak Forumu" toplantısı... Ve yine dönüş yolunda, gecenin bir vaktinde "ANA" uçağının özel bölümünde, geziyi izleyen biz 6 gazeteci Erdoğan'la biraraya gelip iç ve dış gelişmelere ilişkin görüşlerini aldık. Önce sohbetin son bölümüne sıkıştırdığımız siyasi konulardaki soruları ve Başbakan'ın yanıtlarını aktaralım. - Önümüzdeki hafta başbakanlık görevinde 4 yılınız doluyor. - Evet, 15 Mart'ta dolacak... - Bu 4 yılda istediğiniz sonucu alamadığınız, içinizde ukte kalan ne var? - Başarılı, istikrarlı ve hedefe yönelik bir dönem geçirdik. Ancak olumlu bir gidiş olmasına rağmen, işsizlikte istediğimiz kadar mesafe alamadık. Bir puan düşürdük ama yeterli değil. Gerçi tarımdan hizmet ve sanayi sektörlerine geçiş var. Bu da kayıtdışını azalmayı, kayıt altına almayı sağlıyor. İkinci sorunumuz ise cari açık... - Cari açık yüzünden küresel dalgalanmalardan daha çok etkileniyoruz. - Olabilir ama ABD'nin, Japonya'nın cari açığı bizde yok. Tabii bizim ekonomimiz daha küçük. (Erdoğan bu arada Türk parasının değer kazanmasından kaygılanmadığını, hatta bu sayede devletin "Oturduğu yerden" para kazandığını belirtti.)
KAPIYI ARALIK BIRAKMAK Daha sonra konuyu, net bir yanıt alamayacağımızı bile bile ama şansımızı zorlamak için, artık neredeyse 5 hafta kalmış olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine getirdik: - Kamuoyu anketleri yaptırıyorsunuz. AK Parti'nin sizin genel başkanlığınızda ve başka bir ismin liderliğinde seçime girmesi seçeneklerine göre, oy farklılıkları görüyor musunuz? - İnanın, biz anketlerde öyle bir soruyu sormuyoruz. Şu anda onu sormak gereksiz. Mayıs'tan sonraki tabloya bakılır. Oy kaybetmek, kazanmak meselesini en iyi örgüt bilir. - Ama örgüte sorulursa, hiçbiri liderine "Sen Çankaya'ya çıkma" demez ki - Yok, öyle değil, var. Kişisel mektup yazanlar bile oluyor. "Orası için sen layıksın ama bir 5 yıl daha Başbakan kal" diyenler çıkıyor. - Peki, bir sürpriz olabilir mi? - Bizim hayatımız sürprizlerle doludur. Olabilir! İster "Kapıyı aralık bırakma" olarak yorumlayın, ister "Niyetini karartma..." Ancak biz Erdoğan'ın henüz kesin kararını vermediği, vermişse bile artılarını ve eksilerini tartmaya devam ettiği izlenimini edindik.
DEVLET OLMANIN ZEVKİ Erdoğan'ın dış gelişmelerle ilgili değerlendirmelerine gelince Rum yönetiminin Lokmacı Barikatı'ndaki kendi duvarını yıkmasını, "Hem içerde, hem dışarda bir kez daha haklı çıktık" diye yorumladı Başbakan ve muhalefete irice bir taş attı: "Biz AK Parti olarak bunun isabetli bir adım olacağını söyledik. Haklıysak neden çekinelim ki? Kuzey Kıbrıs duvarın kendi tarafındaki bölümünü yıkarak ne kaybetti? Aksine AB, Rumlar'a yüklendi. Şimdi doğrudan ticaret için de yükleniyor. Ollie Rehn'in (AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi) açıklaması çok sert. Ama ana muhalefet partisi bizi Genelkurmay'la karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Kıbrıslı kardeşlerimizin menfaatine olmayan neyi kabul ettik ki? Verdiğimiz tek bir şey söylesinler. Açık söyleyeyim, verilmiş olsaydı, Annan Planı ile verilecekti. Onda kabulü zor maddeler vardı. Ama karşılığında siyaseten kazanıyordunuz, devlet oluyordunuz. Devlet olmanın bir bedeli vardır. Ama devlet olmanın zevkini bilmeyenler, kabile yaşamına alışmış tipler bunu anlayamazlar." - Suçladıklarınız Annan Planı'nı reddeden Rumlar mı, yoksa yerli muhalefet mi? - Yerliler, yerliler...
TÜRK DÜNYASINA DÖNÜŞ Sebeb-i ziyaretimize, yani Azerbaycan'a ve Türk cumhuriyetleriyle ilişkilere değinmemek, en azından "Şık" olmazdı. - Bakü'ye geçen seyahatinizde (2005 Haziran) Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Türkiye'nin yeni Büyükelçiliği için tahsis edilen araziyi genişletmesini sağladınız. Bu geziden de benzer sonuç var mı? - Bu sefer kendilerine Antalya'da (geçen Eylül'de toplanan 10'uncu Türk Kurultayı) karara bağladığımız bir konuyu açtım. Türkiye Yunus Emre Kültür Merkezi açmak istediğimizi söyledim. Boşalttığımız eski büyükelçilik binasını bu projeye tahsis edeceğiz. Nasıl Almanlar'ın dünyanın çeşitli yerlerinde "Goethe Enstitüleri" varsa, biz de Türk Cumhuriyetleri'nde ve diğer önemli başkentlerde "Yunus Emre" adını vereceğimiz Türkiye Kültür Merkezleri açmak istiyoruz. Ayrıca Bakü'de Milli Eğitim'in tek binada üç okulu var: İlköğretim okulu, ortaöğretim okulu ve Anadolu Lisesi. Bina güzel, TİKA (Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) yeni restore etmiş ama yetersiz kalıyor. İki yeni bina daha alıp, okullardan ikisini oraya taşıyacağız. Bunun yanı sıra, Bakü'de bir üniversite kurma projesi var. O da çok önemli.
TÜRKLERE TÜRKÇE DERSİ - Türkiye yeniden Türk Cumhuriyetleri'ne mi açılıyor? - Yılların ihmalini telafi ediyoruz. Özal, biraz da Demirel zamanında çaba gösterilmiş. Azerbaycan'la birlikte ortak Türkçe kitabı hazırlamamız lazım. Çünkü Azeriler'le kolay anlaşıyoruz. Biraz da Özbekler'le. Ama diğer Türk Cumhuriyetleri halklarıyla anlaşmak zor oluyor. Oralarda Rusça kiril alfabesi var. Ortak Türkçe kitabında Latin alfabesi kullanılacak, böylece 5 yıl sonra hem konuşmada, hem de yazmada anlaşmak daha kolay olacak. Erdoğan'ın bu açıklamalarının satır aralarında bez Türkiye'nin yeni stratejisinin ipuçlarını gördük: 1 - AB hedefinden vazgeçmeden Çin Seddi'ne kadar uzanan bir Türk dünyası bloku (siyasi ve ekonomik olarak) oluşturmak. Kimbilir, bir sonraki aşamada, belki de Türk Cumhuriyetleri'nin bazılarının üye, bazılarının da gözlemci olarak yer aldıkları "Şanghay İşbirliği Örgütü"nün bir ucundan tutarak, Çin ve Rusya'yla ilişkileri stratejik boyutlara taşımak. 2 - Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan petrol ve doğalgaz kaynaklarını tüm bu coğrafyayı katedecek boru hatlarıyla Türkiye'ye yönlendirmek. Böylece Türkiye'yi AB'nin Rusya'dan sonra ikinci önemli, hatta güvenilirlik açıdan öncelikli veya vazgeçilmez enerji merkezi konumuna getirmek. Bu stratejinin boyutlarını kestirebilmek için Bakü'deki yeni Türkiye Büyükelçiliği binasına bakmak yeterli: ABD ve Rusya büyükelçiliklerinin arasında yer alıyor. Ve en az onlar kadar büyük, görkemli. Türkiye, "Bu coğrafyada ben de varım" diyor...
|