|
|
|
|
|
Kara Kıta'nın bitmeyen trajedisi
|
|
İşte büyük kitleye seslenen o görkemli, adeta baş döndürücü aksiyon filmlerinden biri. Ama, bu tür filmlerin kimi en iyi örneklerinde olduğu gibi, aynı zamanda dünyamızın hali üzerine bir şeyler söylüyor, bir şeyler öğretiyor. Çileli kıta Afrika'da ve onun 1990'ların başında iç savaşla parçalanan ülkesi (ama iç savaşı yaşamayan Afrika ülkesi var mı?) Sierra Leone'de geçiyor film. Bir yandan, filmdeki gibi 'hükümet kötü ama isyancılar daha kötü' dedirten bir iki yanı pis değnek. Ve birbirlerini en vahşi biçimde boğazlayan aynı ırktan, aynı renkte insanlar... Öte yandan, Güney Afrika'nın ünlü elmas madenlerini soyup soğana çeviren, en ilkel ve zalim biçimde çalıştırdıkları yerli halk aracılığıyla el koydukları kıymetli taşları, yasal olmayan yollardan çıkarıp Belçika- Anvers'teki elmas piyasasına intikal ettiren bir büyük mekanizma. Ve bu girdaba yakalanmış asıl kahramanlar. Güney Afrikalı elmas kaçakçısı, her klasik soygun filmindeki gibi 'son bir vurgun vurup' çekilmeyi düşleyen Danny Archer. Çok değerli bir taşı bulup saklayan ve onun peşindeki herkesle savaşan gözüpek ve 'iyi aile babası' zenci Solomon. Onun isyancılar tarafından gencecik yaşta el konup kanlı bir katile dönüştürülen küçük oğlu. Ve bu hengame içinde, bu kanlı ticaretin hikâyesini yazarak kendince Afrika'ya hizmet etmek isteyen idealist kadın gazeteci Maddy Bowen. Tüm bu kişiler, kendilerini Edward Zwick'in matematik bir kesinlikle yönettiği dur-durak bilmez bir aksiyonun içinde buluyorlar. Gerçekten de filmin insanı adeta sersemleten başarılı bölümleri var. Ama aynı ölçüde klişeleri de... Hatta finalde o klasik 'Kazablanka ikilemi' bile var: Yani kim uçağa binip kurtulacak, kim kalacak hikâyesi... Ama yine de film ilginç. Çünkü bu klişeler ve o aksiyon toz-dumanı arasından bile olsa, çağımızın bir büyük trajedisi beliriyor: Afrika kıtasının bitmeyen dramı. Filmde dendiği gibi, Afrika'da bulunan petrolden fildişine her türlü zenginlik, yerel halka refah değil, olsa olsa felaket getiriyor, onu daha da sefil kılıyor. Batılıların kışkırtması ve oyunlarıyla, bu saf ve temiz halk sürekli birbirine kırdırılıyor. Hele o gencecik çocukların özel eğitimle kanlı katillere dönüştürülmesi... Böylesi 200 bin genç varmış. Film yine de iyimser bir finalle bitiyor. Bir yandan Kara Kıta'daki çağdaş insan grupları, öte yandan medyanın yapıcı gücü (belki biraz abartılarak) sunuluyor. Filmdeki 'yaşanmayan aşk' hikâyesi, gerçek bir hüzün odağı oluşturuyor. Ve bu kanlı maceranın sonunda, insanın içinde kıtanın geleceği üzerine bir umut ışığı doğuyor. DiCaprio, Connelly, Hounsou ve de tüm kara derili oyuncuların da çok iyi oynadıklarını belirtmek gerekir.
KANLI ELMAS * * * (Blood Diamond) Yönetmen: Edward Zwick Senaryo: Charles Leavitt Görüntü: Eduardo Serra Müzik: James Newton Howard Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Djimon Hounsou, Jennifer Connelly, Kagiso Kuypers, Arnold Vosloo, Antony Coleman, Benu Mabbena / Warner Bros filmi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|