|
|
'Kadın adamın ciğerini okur'
İnci Aral'ın yeni romanı Sarı Safran 1 Mart'ta raflardaki yerini alacak. Aral, kitabında duygusuz ilişkilerin eleştirisini yapıyor: "Erkekler kendileri hakkında fazla düşünmüyor ve ıskalıyor. Şöyle bir ayrım var hayatta: Bir kadın bir adama baktığında onun ciğerini okur anında. Böyle bir yetenek var kadında, bu yetenek erkekte olmuyor."
'Kitabımı Televole izleyerek yazdım'
Merkez Kitaplar'ın yeni ve güçlü transferi yazar İnci Aral, günümüz koşullarının şekillendirdiği insanımızın serüvenine, değerler yitimiyle savruluşuna son kitabı Safran Sarı'da etkileyici bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
- Kitabınızı okuyunca, 'gelecek kaygısı' sözünün bile demode kaldığını fark ettim. Artık başka bir şey yaşanıyor, 25-35 yaş arası gençlerin yaşadığı ilişki skorunun işaret ettiği bir dönüşüm... - Kişisel ekonominin farklı bir kavrayış boyutuna girmiş olması, bireyleşmenin sancılarından çıkıp 'bir örnekleşme', aynı tavır ve davranış modellerini benimseme, kimliksizleşme ve kimliksizleştirme süreci...
- Sınıflar da kevgire döndü diyebilir miyiz? - Kesinlikle... Tek tip bir 'model kimlik'ten söz edebiliriz. Sadece kadınlar değil, erkekler de aynı üstelik.
-
Kahramanınız Volkan mesela. Parasını da kazanmış ama... - Evet ama, birini ayırıp da sevilmeye değer bulma imkânını yitirmiş görüyor kendini.
- Ona yakın bir kız var aslında kitapta, Melike... Neden olmadı o ilişki? - Çünkü ikisi birbirine o kadar benziyordu ki, ikisi de farklı insanlar arıyorlar, ama artık öyle birine rastlamak zor. Dolayısıyla hemen kavradılar, birbirlerinin aynı olduklarını. Düşünce biçimleri bile bir örnek.
- Çok sayıda ilişki yaşanıyor oysa... - Her gece biriyle beraber olabilir bu insanlar. Volkan mesela; genç yaşta bir yatırım şirketinde üst düzey bir göreve gelmiş. Bütün dünyayı görmüş, sayısız kadınla birlikte olmuş, ilişki kurmuş bir adamın internetten tanıdığı Eylem gibi bir kıza tutulduğunu, âşık olduğunu sanması, hiç önemli değil özünde. Melike'nin hayalini duyduğu şey de öyle... Kendileri yaratıyorlar sevgilerini aşklarını. Bu bile geleceksizlik formu içinde değerlendirilmeli.
- "İnsani ilişkilerin de geleceği yok," gibilerden mi? - Evet, sadece iş hayatı değil, aşkın da geleceği yok artık. Topluca hayallerimizi kaybettik, diye düşünüyorum. Hayallerimiz bizim en özel hayatımızı kapsar, en içsel dünyamızı. Bunları kaybettik, hayal kuramıyor ve en önemlisi acıdan kaçıyor bu insanlar. "Dert değil," diyor mesela. Farklıyı arayanların arayışının yanında, farklı biri olduğunu görüp de ondan bucak bucak kaçanlar var. Ama bu modeller bize gösterile gösterile sunuldu yani...
- Kim yaptı bunu? - Küresel sermaye. Her şey o kadar cicili bicili süslü paketlerle ambalajlandı ki. Paketlerin içi boştu. Ambalajdı. Her şey ambalaj... Şimdi insan da böyle bir tip oldu, içi boş bir paket.
- Peki romandaki sermaye insanlarından Harun, Eylem gibi bir kadına neden ilk defa daha yumuşak davrandı? - Eylem'in hem dışı çok cici, ama içinde de bir şey var, şiir yazıyor mesela ve bu Harun için olağanüstü bir şey.
- Kadınların seçimleri ne durumda? - "Varlıklı, beni rahat ettirecek birini bulayım. Bu adam yaşlı, şişman, kel, göbekli, kültürsüz olabilir. Yeter ki bol para kazanan biri olsun. Boşansam bile ondan bir şeyler alırım, belli bir çevreye girmiş olurum, o çevrede yine o tür başka birini bulma imkânım olur," şeklinde...
ŞEBNEM AKSON
|