|
|
Herkes Mersin'e gidince işler tersine döndü
Trabzon'dan sonra dikkat çeken kentler arasında ilk sırayı alan Mersin, Türkiye'nin en çok göç alan merkezlerinden biri. Etnik kökene göre oluşan mahalleleri, nereli olduğuna bakılarak kurulan ticari ilişkileri, ülkenin hiçbir yerinde olmayan Mersin'e özel dernekleri mercek altına aldık. Ortaya önemli iddialarla beraber, sağduyu çağrısıyla karışık yapılan uyarılar çıktı.
"Benim kardeşim bir Kürt birahanesini bastı, sahibini bir güzel bıçakladı." "Alışveriş yaparken Kürtlere ait yerlerden almıyoruz, onlara para kazandırmamak için dolmuşa binmiyrum." Bunlar Mersin'de yaşayan kendi tabirleriyle 'ırktaş' iki gencin cümleleri. Bu cümleler 'kaynayan kazan'ı andıran bir kentte 'hezeyan' olarak yorumlanmayacak kadar iddialı.
GÖÇLE DEĞİŞEN PROFİL 1880 tarihli nüfus sayımına göre 859 kişilik Mersin kasabası, 1996 verilerine göre 1 milyon 900 bin nüfusunun artık 900 bine yakınını göçle kazanan bir büyük şehir. Çatışma ortamından kaçanların en çok rağbet ettiği kentlerden olan Mersin, son birkaç yıldır 'ırkçı-milliyetçi' derneklerin de gözdesi durumunda. Kentte yıllardır gazetecilik yapan Mersin'de Yaşam gazetesi Haber Müdürü Abidin Yağmur, 1991'de ekonominin çökme noktasına gelmesiyle kentteki Kürt nüfusun dikkat çekmeye başladığını söylüyor. Son 10 yıldaki göçle HADEP-DEHAP-DTP gibi partilerin siyasal bir güç haline gelmesi ve Akdeniz Belediyesi'ni de kazanmasıyla önyargıların arttığını vurgulayan Yağmur, kentte yapılan kitlesel mitingler, kepenk kapatmaların da buna katkı yaptığını belirtiyor: "Bu durum, ırkçımilliyetçi derneklere propaganda olanağı tanıyor." 'BİLİNÇLİ PKK İŞGALİ' Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) Mersin Şube Başkanı Mesut Sezer ise "PKK destekli göç," tanımını yapıyor: "Mersin'in caddeleri, sokakları, apartmanları teker teker satın alınıyor," diyen Sezer'e göre bu 'bilinçli bir işgal'. Bütün köyleri dolaşarak Mersin'in 'Türk yurdu' olduğunu anlattıklarını söyleyen Sezer, "Dağımıza, taşımıza, toprağımıza sahip çıkacağız," diye konuşuyor. Öte yandan eski belediye başkanlarından Kaya Mutlu'nun Doğu ve Güneydoğu'dan 5 bin kişiyi Mersin'e getirterek Güneykent'e yerleştirdiğini öne süren Sezer, Mersin Hali'nde Türkmen köylerine kota koyan bir Kürt mafyasının varlığını da iddialarının arasına katıyor. Fakat ne gazeteci Yağmur ne de MHP Mersin İl Başkanı Mahmut Tat bu iddiaları doğrulamıyor. Kaya Mutlu döneminde 5 bin kişinin işe yerleştirildiğini, ancak bunların büyük kısmının Mersin'in yerlileri olduğunu anımsatan Yağmur, sebze halindeki mafya iddialarına ise 'gülünç' buluyor. Narenciyenin daha çok Türkmen köylerinde yetiştirildiğini anlatan Yağmur, böyle bir kota konması halinde Türkiye'nin hiçbir bölgesine narenciye çıkmayacağını belirtiyor. Yağmur'u, MHP'li Tat da doğruluyor: "İç ve dış güçler tarafından kullanılan bu kesimler Türkiye'de bir halk çatışmasından menfaati olanların ekmeğine yağ sürüyor." Ancak 14 Nisan'da yeni bir bayrak yürüyüşü düzenlemeye hazırlan VKGBH'li Sezer MHP'ye karşı temkinli. Çünkü hâlâ Mut'tan MHP delegesi.
ETNİK MAHALLELER MHP'nin sokaktan uzak durma refleksinin bu tür oluşumları partilerinin dışına ittiğini ve kendi başlarına bir şeyler yapmaya yönelttiğini söyleyen Tat'a göre, bu çevreler çok da etkili değil. Ancak gazeteci Abidin Yağmur, kitlesel olmasa da ciddiye alınması gereken bir etkilenmeye dikkat çekiyor: "Giderek etnik kökene göre yerleşimler oluşmaya başladı. Türkmenler daha çok Mersin'in ilk mahalleleri olan Mesudiye, Mahmudiye, Hamidiye, Osmaniye, Kiremithane'de yaşıyor. Araplar Barış, Bahçe ve Piri Reis'in bir kısmında yerleşmiş durumda. Yenipazar, Gündoğdu, Güneş, Siteler mahalleleri daha çok Güneydoğulular'ın yaşadığı yerler. Güneykent ve Konutevler'de ise tek tük Güneydoğululara rastlansa da, ağırlık Türkmenlerde." Güneydoğular'ın kentteki bu önyargılara karşı içlerine kapanmayı, kent merkezine inmemeyi tercih ettiklerini söyleyen Yağmur, çalışanların da mahallenin yakınlarındaki fabrikaları, depoları tercih ettiklerini anlatıyor.
ALEVİLER KİLİT ÖNEMDE Mersin'deki Alevilerin olası bir Türk-Kürt çatışmasında sübap görevi göreceklerini de söyleyen Yağmur, Türkiye'nin en büyük cemevinin Mersin'de olduğunu ve Türk-Kürt Alevileri kaynaştırmak için önemli bir merkez olduğunu da anımsatıyor. Güvensizlik ortamının çatışmaya dönüşmesinin, devletin elinde olduğunu öne süren Yağmur şunları söylüyor: "Kışkırtmalara rağmen çakmağı çakmaları kolay değil. Yine de bizim bilemediğimiz gerginlik noktaları olabilir. Bu durumda devletin ilgili birimlerinin istihbarat çalışmasını önceden yapmasında yarar var." Aynı uyarıyı MHP'li Tat da yapıyor. Mersinlilerin sağduyulu davranacağını söyleyen Tat, bütün toplantılarda gerekli uyarıları yaptıklarını, buna rağmen bu türden ırkçı oluşumların münferit hareketlerine rastlamanın olası olduğunu vurguluyor.
MÜJGÂN HALİS
|