|
|
Çocuklarda takıntılar sorun olabilir
ÇOCUKLARA ilişkin sorunlar çok bildiğimiz sorunlar değilse, aileler onların sorun olmadığını düşünmek istiyor. Bunu yaparken en sık kullanılan yöntem, sorunu kabul edilebilir bir nedene bağlamak oluyor. Çok kaygılı, depresif bir çocuğun ağlamasının, onun çok kırılgan ve iyi kalpli olmasından kaynaklandığını söyleyen, yüzlerce aile var. Böyle olunca çocuğun sorunu gittikçe artıyor ve çözümlenmesi zorlaşıyor. Bunun en sık olduğu durumlardan biri de takıntılar. Sık sık aynı soruyu sorarak, annesine onaylatan çocuğun 'kendine güvensiz' olduğu ya da aşırı temizlik düşkünlüğü olanın 'tertipli' olduğu düşünülerek kendi haline bırakılabiliyor. Oysa çoğu kez bu tip davranışlar birer takıntıdır ve takıntının tıbbi adı 'obsessif kompulsif' bozukluktur. Tedavi edilmediği takdirde ileride sorun olabilir. Takıntı ya da obsesyon, akla gelen, doğru olmasa bile uzaklaştırılamayan düşünceyi; kompulsiyon ise bu düşünceyi uzaklaştırmak için yapılan törensel davranışları anlatır. Çocukluk döneminde genellikle sinsi başlayan bir durum olması, çocukların olayı çok iyi tanımlayamaması ve belirtilerin çocukluk dönemi özellikleriyle karışabilir olması, tanıyı zorlaştırır. Başlangıç sinsi ve uzun süreli olmasına karşın, bazen önemli bir olay tetikleyici olduğundan, sanki aniden başlamış gibi algılanabilir. Çocukluk dönemindeki bazı özellikler hastalık belirtileriyle benzerlikler gösterir. Özellikle küçük çocukların gelişimi sırasında bazı şeyler törenseldir. Örneğin yatmadan önce yapılan bazı davranışlar, küçük yaşlarda normalken, ilerleyen yaşlarda obsesyon ve kompulsiyonlar olabilir. Küçük çocuklar, yatağa girmeden bir sıra izleyen bazı kurallara uyarlar. Giyinme, masal anlatımı, belli yerde yatma gibi. Bunlar olmayınca huysuzlaşabilirler. Ama 8-9 yaşından sonra, bu düzen değişir. Oysa hastalık belirtisi olduğunda devam eder ve herhangi biri olmadığında aşırı kaygı, olayı baştan yapma gibi belirtiler çıkar. Benzer şekilde küçük çocuklarda çizgilere basmadan yürüme bir oyundur. Erişkin dönemde ise bir kompulsiyon olabilir. Bu çocukluk ritüellerini kompulsiyonlardan ayıran en büyük özellik, ritüeller bir çeşit sosyalleşmeyi artırıcı, kaygıyı azaltıcı rol oynarken, kompulsiyonların kısıtlayıcı ve sıkıntı verici olmasıdır. Eğer ritüeller sıkıcı, kaygı verici ve yaşamı etkileyen hale geldiyse hastalık boyutuna gelmiş demektir. Tanı konulurken dikkat edilmesi gereken şeylerden biri, ailenin verdiği öykü ve tanımlamalardır. Aileler genellikle kompulsiyonları 'tik' olarak tarif etmektedir. Özellikle de bir yere dokunma ya da belli hareketi tekrarlama olduğunda, bu anlatım gözlenir. Oysa tik, kasların istemsiz kasılmasıdır ve birbirlerinden farklı hastalıklardır. Çocukların bazı şeyleri aktarımındaki güçlükler nedeniyle de tanı için başka hastalıkların değerlendirilmesi gerekir. Çocuklarda obsesif kompulsif bozukluğun tedavisini, birkaç yönden ele almak gerekir. Öncelikle aileye ve çocuğa bu hastalığın uzun süreli olacağı anlatılmalı, iyi takip ve uyum konusunda onlarla anlaşılmalıdır. Zaman zaman obsesyonların ve bunlara bağlı kompulsiyonların değişebileceği belirtilmelidir. Tedavi olmadığı takdirde erişkin döneme devam edeceği ve gittikçe bulguların yaşamı daha etkiler duruma gelebileceğini söylemekte yarar var. Çocukla beraber, ailenin tedaviye katılımı önemlidir. Özellikle çocuk kompulsiyonlarına aileyi katmışsa ya da aile içindeki davranışlar hastalığı artırıyorsa, ailenin de tedavide etkin yer alması şarttır. Bunun dışında çocuğun bireysel tedavisinde, obsesyonları için ilaç tedavisi gerekir. Bu hastalığın oluş nedenlerinde biyolojik faktörler önemli yer tuttuğundan, ilaçlar önemlidir. İlaçlar oluşabilecek ek sorunların giderilmesini de sağlar. Çocuğu destekleyici terapiler ve algılayabileceği yaşta da davranışcı tedaviler, sorunun giderilmesinin önemli aşamalarıdır. Çocuklarımızda da takıntılar olabileceği, tedavi edilmesi gerektiği, tedavi edilmediği zaman sorunun büyüyebileceği unutulmamalıdır.
|