| |
Fanatik partizanlığı siyasetçilere bırakmalıyız
Bugünkü siyaset hayatımızın aktörlerinin isimlerini silip, yerlerine geçmişteki siyasetin isimlerini yerleştirin. Aynı kavgaların, aynı hırsların ve aynı söylemlerin, rakipler tarafından karşıtlarına yönlendirildiğini görürsünüz. Belki bu doğal. Dünyanın her ülkesinde bir iktidar vardır. Ancak bir muhalefet de var olduğu takdirde o ülkedeki demokrasiden söz edilebilir. Hem iktidarın hem de muhalefetin var olduğu ülkelerde ise, koltuğa dönük amansız bir rekabet yaşanır. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerden farkı, bu rekabetin hukuk düzeni içinde ve seçmenin hakemliğinde sürmesidir. Yargıtay Onursal Başkanı Dr. Sami Selçuk, Star'daki yazısında "Ulus olabilmek için tarih, yurt, dil bilinci yeterlidir. Ancak uygar ulus olabilmek için bunlara bir başka bilincin daha eklenmesi zorunludur: Hukuk bilinci" diyordu. Selçuk bu yazısında Montaigne'nin 400 yıl önce "Yasalara, doğru oldukları için değil, yasa oldukları için uyulur" dediğini de hatırlatmıştı.
ÖLÜM KALIM MESELESİ Gelişmekte olan ülkelerde ise iktidarlar da, muhalefetler de farklı hukukların dünyalarında yaşarlar. Sabırsızdırlar, hoşgörüsüzdürler, tahammülsüzdürler. İktidarlar koltukta kalabilmelerini bir ölüm kalım meselesi gibi algılarlar. İktidardan düştükleri takdirde yargılanacaklarını hatta cezalandırılacaklarını düşünürler. Bizde de eski Başbakan Tansu Çiller, "Her Türk politikacısının belleğinde Adnan Menderes' in idam sehpasındaki fotoğrafı vardır" dememiş miydi. "Bir idamlık, bir de bayramlık giysim var" sözü, sadrazamlardan başbakanlara aktarılan bir siyasi söylem değil midir? Gelişmekte olan ülkelerdeki muhalefetler, sabırsızdır. Yenilgi ile sonuçlanan her seçimin ertesi günü erken seçim istenir. Ya seçmenin aldatıldığı, ya da seçimlerin kural dışılıklarla yapıldığı iddia edilir. Gelişmekte olan ülkelerde "Bizim kazanmadığımız her seçim gayri meşrudur" ilkesi tüm siyasetçilerin adeta vazgeçilmez tekerlemesidir. Gelişmiş ülkelerde demokrasi değişimin de aracıdır. Seçim kaybeden partinin lideri yenilginin sorumluluğunu da üstlenip yerini bir başka politikacıya bırakır. Seçim kazanan partinin lideri de belirli süre sonunda değiştirilir.
DEĞİŞMEZLİK Gelişmekte olan ülkelerde ise, parti seçimi kaybeder ama lider hiç kaybetmez. Sadece liderin çevresi değişir. Bu değiştirilmezliğin sonucu olarak ülke gündemi de bir nevi dondurulur. Lider 40 yıl önceki üslubu ile günün sorunlarına da yaklaşır. Bu sırada dünya da, yurt gerçekleri de değişir. Hatta haritalar değişir... Ama gelişmekte olan ülkenin siyasal gündemindeki tartışma konuları değişmez. Örneğin Türkiye'de 1954'teki Petrol Kanunu üzerindeki tartışmalar hangi içerikliyse, 2007'deki Petrol Kanunu üzerindeki tartışmalar da aynı içerikli olur. 1993 seçim kampanyasında Özal "Köprüyü de satarım" dediği için nasıl hücumlara hedef olduysa, 2007'de Kemal Unakıtan "KİT' leri baba baba satarım" dedi diye aynı türdeki hücumlara hedef olur. Gelişmekte olan ülkelerde siyasetin tarafları, söylenen sözlerin doğruluğuna aldırmaz. Sadece o sözün kimin tarafından söylendiğine bakılır.
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ Gelişmekte olan ülkelerde siyasi partiler muhalefette ne söyledilerse, iktidara gelince tam tersini yaparlar. Çünkü zaten, dünya konjonktürü ile ters düşmeleri pek mümkün değildir. Bu nedenle taç giyen başların akıllı olması gibi, iktidara gelen muhalefetler de gerçekçi olurlar. Evet... Siyaseti güncel ve somut olguların dışında ele alıp, biraz soyut düşünmeyi denerseniz, bu gerçekler mutlaka karşınıza çıkar. Örneğin önümüzdeki cumhurbaşkanı seçiminde seçme yeteneğine sahip çoğunluk bugünkü iktidar partisi değil de bugünkü muhalefet partisi olsaydı, şimdi muhalefetin söylediklerini o zaman muhalefette olacak şimdiki iktidar partisi söyleyecekti. Çünkü amaç bir cumhurbaşkanı seçmek değil, rakibin cumhurbaşkanı seçilmesini önlemektir. Bunu 12 Eylül 1980 öncesinde Ecevit'in CHP'si ile Demirel'in AP'sinin cumhurbaşkanı seçememek konusundaki uzlaşmalarında da görmedik mi? Özetle, gelişmekte olan ülkelerde en büyük akılsızlık, aktif siyasette olmayan insanların fanatik partizanlık yapmalarıdır.
|