| |
|
|
Bir kırmızı çizgi daha yerle bir
Biz burada birbirimizi suçlarken, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün deyimiyle "Türkiye için en büyük tehlike" olan Irak'ta ilginç gelişmeler oluyor. Irak kabinesi, "Petrol Yasa Tasarısı"nı onayladı ve parlamentonun onayına sundu. Taslakta Kuzey Irak'taki Kürt azınlığın, 2005 Anayasası'ndaki "federalizm" tanımından faydalanarak kendi bölgesindeki petrol yataklarında "söz sahibi" olduğu yasada yineleniyor. Yasanın hızla çıkarılmaya çalışılmasında ABD'nin bölgeye yatırımcı çekip, petrol üretimini artırma isteği rol oynuyor. Kürt yönetimi, yasa parlamentodan geçmeden Norveçli DNA, Türk-Kanada ortak şirketi Genel/Addax, Kanadalı Western Zagros, Türk- Amerikan Petprime&AZT Energy ile kontrat imzaladı bile. Yeni yasa, bu kontratları nasıl etkileyecek bilinmiyor. Yasayla kurulacak olan "Federal Petrol ve Gaz Konseyi"nin petrol gelirlerini Irak'ta nasıl eşit olarak paylaştıracağı belli değil. İşin garibi, bu konseyde yabancı petrol şirketlerinin temsilcilerinin bulunması da yasayla sağlanıyor. Ancak "üretim paylaşım anlaşmalarının" (Production Sharing Agreements) nasıl işleyeceği belirsiz. Ve en önemlisi yasa tasarısına göre bağımsız uzmanlar kurulu Kuzey Irak'taki Kürt Yönetimi'nin yaptığı anlaşmaları denetleyecek ama nihai karar Kürt Yönetimi'nin olacak. Bana göre, Türkiye'nin Irak'taki en önemli talebi olan "Musul ve Kerkük petrolleri Irak ulusunun ortak malı olmalıdır" tezi, pek de geçerli görünmüyor. Meclisten geçmeyen 1 Mart Tezkeresi'nin faturası "giderek kabarıyor."
|